20 Mart 2015 Cuma

"PEYGAMBERE İTAAT" ne demektir.??

Kur’an bilindiği gibi Arapça vahiy edilmiştir. “Peygamber” kelinmesi ise, Farsçadır. Kur’an’da peygamber kelimesi geçmez. Nebi ve resul kelimeleri geçer ancak hemen tüm meallerde nebi ve resul kelimeleri peygamber olarak tercüme edilmiştir.
Peygamberler Allah’ın nebileri ve resulleridir. Nebilik ünvandır, sıfattır. Nebiler Allah’ın seçkin, değeri yükseltilmiş kullarıdır. Resullük ise görevdir. Kur’an, resulün görevinin sadece tebliğ olduğunu bildirir. Resullük, tüm nebi’lerin yaptığı-yapmak zorunda oldukları görevdir.  Tüm nebilerden risaleti tebliğ edeceklerine yani resullük yapacaklarına dair söz alınmıştır. (Ahzap-7)
Tüm nebilere “kitap” verilmiştir. (Enam-89) Sadece dört peygambere (Hz.Musa, Hz.Davut, Hz.İsa Hz.Muhammed)  kitap verildiği yönündeki geleneksel yaygın kabül yanlıştır.
Tüm nebiler Allah’tan aldıkları vahyi tebliğ ederler, resul olurlar. Yani, tüm nebiler resul’dür. Allah’ın vahiylerini tebliğ etmişlerdir. Kur’an’da peygamberlerden resul olarak bahsedilen ayetler hep Kur’an ve  vahyin tebliği ile ilgili olan ayetlerdir..

Resul, elçi demektir. Allah’ın ayetlerini olduğu gibi tebliğ eden demektir. Bu yüzden resule itaat, Allah’a itaat etmek; Kur’an’a uymak demektir. Kur’an’da resule yani tabliğ görevini ifa eden Allah’ın elçisine itaat ve  iman etmeyi, tabi olmayı-uymayı, ona karşı gelmemeyi, sözüne itiraz etmemeyi emreden otuza yakın ayet vardır. (Aliimran-32, 132 Nisa-13, 69, 80  Mücadele-22 ...... ) Nebiye saygılı olmalıyız (Ahzap-6) ancak nebiye itaati, iman etmeyi, tabi olmayı emreden hiç bir ayet yoktur. Ayni şekilde Hz. Muhammedi’in şahsına itaati emreden hiçbir ayet yoktur. Mümin sadece Allah’a itaat eder.

Allah’ın ayetlerini tebliğ eden resulün yanılma ihtimali yoktur. Resul, ayetleri herhangi bir yorum ve ekleme, eksiltme yapmadan olduğu gibi iletir. Resuller risalet görevlerini ilahi koruma altında yaparlar.  (Maide-67) Nebilerin ise,  yanılma ihtimali vardır. Nebilik ilahi koruma altında değildir. Nebi, yaşam sürecinde; özel hayatında, devlet başkanlığı görevini yaparken veya orduya  başkomutanlık ederken  bazı içtihadlarında, uygulamalarında  yanılmış olabilir. Nitekim Kur’an nebinin bazı olaylarda yanılgıya düştüğünü ve uyarıldığını bize bildirmiştir. (Nisa- 105, 107 
Abese – 3,4 Enfal-67, 68 Tevbe-43, 113
Tahrim-1 Ahzap-1, 2)  Bu ayetlerin hiç birinde resul ifadesi geçmez; nebi ifadesi geçer..
Bu konuda bilinmesi gereken bir diğer önemli husus da şudur: Resuller, nebiler şeytanın müdahalesine, vesvesesine karşı Yüce Allah atarfından koruma altına alınmışlardır. Resullerin, nebilerin hiçbir sözünde ve eyleminde şeytanın dahli, etkisi olamaz... (Hac-52)

Kur’an’da “Allah’a itaat edin” emri tek başına, tek bir ayette bile yer almaz. “Allah’a ve resulüne itaat edin” emri kalıp olarak bir çok ayetle tekrarlanır. Allah’a itaat ve resule itaat  her zaman birlikte emredilmiştir. Yüce Allah ayetlerini  nübüvvet sistemi içinde Hz. Cebrail aracılığıyla resullerine, resuller aracılığıyla insanlara iletmiştir. Ancak resule itaat ederek Allah’a itaat etmemiz  mümkündür. Onun için Allah’a itaat ve resule itaat her zaman birlikte zikredilmiştir.

Peygambere itaat etmek: Peygambere atfedilen rivayetlere itaat etmek değildir. Allah'ın  resulu-elçisi olarak tebliğ ettiği dine, Kur’an  ayetlerine itaat etmek demektir. Yani; resule itaat, Allah’a itaat etmek demektir. Allah’a itaat etmenin yolu resule itaat etmekten geçer.   
“Resule itaat eden, Allah’a itaat etmiş olur..”   (Nisa-80)

De ki: “Yalnız bana vahiy edilene - Kur’an’a uyarım ben..” (Enam-50  Ahkaf-9)

Hz. Muhammed’in-Resulün sözüne, tebliğine uymak= Kur’an’a uymak=Allah’a uymaktır..
                                                                                    
Hz. Muhammed’e, peygambere, nebiye, resule itaat adı altında Allah’tan başka ikinci bir itaat makamı icad etmek tevhid inancıyla bağdaşmaz...

Günümüzde hadis diye önümüze konulan bir çok sözün Kur’an’la uyuşmadığını görmekteyiz. Peygambere itaat etmek demek, Kur’an’a uymayan, uydurulmuş bir çok hadise-söze itaat etmek
demek değildir. Kur’an’la en küçük ölçüde bile olsa uyumsuz sözlerin Hz. peygamberimizin sözü olamayacağını kabul etmek, peygamberimize saygının gereğidir.  
Hz. Peygambere saygısızlık edenlerin amelleri, ibadetleri eriyip gidecektir. (Hucurat-2)

De ki: “Ben inananlar için bir uyarıcı ve müjdeciden başkası değilim..” (Araf-188)
“Ancak Allah’tan bir tebliğ ve O’nun mesajlarından bir şeyler sunabilirim..” (Cin-23)
“Resullerin üzerine düşen tebliğden başka bir şey değildir..” (Maide-99  Nur-54)
“Allah’a itaat edin, Resule de itaat edin. Eğer yüz çevirirseniz bilin ki, elçimize düşen
   sadece apaçık bir tebliğdir..” (Maide-92  Tegabun-12)

Yüce Allah, kendisinin ve elçisinin dışında başka birilerine  itaat edenlerin hüsrana uğrayacaklarını, gühahkar olacaklarını ve cezalandırılacaklarını bildirmektedir.

“Kendiniz gibi bir insana itaat ederseniz,  O takdirde mutlaka hüsrana uğrayanlar olursunuz..”
  (Müminun- 34)
Gün olur cehennemde şöyle derler: “Keşke Allah’a itaat etseydik, keşke resule itaat etseydik”.
Ve derler ki: “Rabbimiz!  Biz efendilerimize, büyüklerimize (imamlara, hoca efendilere, şeyhlere, şıhlara, evliyalara, dervişlere, ermişlere) itaat ettik de bizi yoldan saptırdılar.  Rabbimiz onlara
iki kat azap ver, onları lanetle...” (Ahzap-66,67,68)
                                                                    * * *  * *
“De ki: Allah’ı seviyorsanız, bana tabii olun-uyun ki, Allah’ta sizi sevsin..” (Aliimran-31)

Hüseyin Atay  İslam’ı yeniden Anlama adlı kitabının 148. sayfasında  bu ayetle ilgili; Hz. peygambere uymak, Hz. Muhammed’i  sevmek konusunda çok önemli tespitler yapmıştır.

Allah’ sevmek onun elçisine uymaya bağlı. Uymak, Allah’tan getirdiği buyruk ve yasaklara göre hareket etmektir. Bir kimse Allah ve peygamber sevgisinden bahseder ama İslam’ın buyruk ve yasaklarına riayet etmezse, onda Allah sevgisinin olmadığı anlaşılır. Kur’an’ın mantığı ve felsefesi, düşüncesi budur.
Burada şuna dikkat edilmelidir. Kur’an Allah’ı seviyorsanız, Muhammed’e uyun, onun getirdiği Kur’an’a göre hareket edin ki Allah’ta sizi sevsin, diyor. Muhammed’i sevin ki Allah’ta sizi sevsin, demiyor. Muhammed’i sevin ki Allah’ta sizi sevsin, şeklinde olmamasının felsefesini iyi anlamak lazımdır. Dava Allah’ı sevmek ve Allah’ın insanları sevmesidir. Allah’ı sevdiğine delil, Allah’ın emirlerine uymakla olacaktır.Yoksa Hz. Muhammed’i sevmekle Allah sevgisine ulaşılmaz. Nitekim, milyonlarca insan Hz. peygamberin sevgisi ile yanıp tutuştukları davasındadır; ama Allah’ın onları sevmediği dünya milletleri içinde en aşağı seviyede olmalarından bellidir. O halde insanın Allah’ı sevmesi, O’nun emirlerine tümüyle uymaktan geçer....”
                                                                             
Saygılarımla.
VEDAT AKBAŞAK.

kuranpenceresinden@hotmail.com

                                                                                     

Hiç yorum yok:

SADECE İSLAM DİNDİR..

  Su insanlar için en önemli nimetlerden biridir; elbette temiz, doğal olan su. Suyu içeriz, yemek çorba yaparız, temizlik işlerimizde vs....