Kur’an bilindiği gibi Arapça vahiy edilmiştir. “Peygamber”
kelinmesi ise, Farsçadır. Kur’an’da peygamber kelimesi geçmez. Nebi ve resul
kelimeleri geçer ancak hemen tüm meallerde nebi ve resul kelimeleri peygamber
olarak tercüme edilmiştir.
Peygamberler Allah’ın nebileri ve resulleridir. Nebilik
ünvandır, sıfattır. Nebiler Allah’ın seçkin, değeri yükseltilmiş kullarıdır. Resullük
ise görevdir. Kur’an, resulün görevinin sadece tebliğ olduğunu bildirir.
Resullük, tüm nebi’lerin yaptığı-yapmak zorunda oldukları görevdir. Tüm nebilerden risaleti tebliğ edeceklerine
yani resullük yapacaklarına dair söz alınmıştır. (Ahzap-7)
Tüm nebilere “kitap” verilmiştir. (Enam-89) Sadece dört peygambere (Hz.Musa, Hz.Davut,
Hz.İsa Hz.Muhammed) kitap verildiği
yönündeki geleneksel yaygın kabül yanlıştır.
Tüm nebiler Allah’tan aldıkları vahyi tebliğ ederler,
resul olurlar. Yani, tüm nebiler resul’dür. Allah’ın vahiylerini tebliğ
etmişlerdir. Kur’an’da peygamberlerden resul olarak bahsedilen ayetler hep
Kur’an ve vahyin tebliği ile ilgili olan
ayetlerdir..
Resul, elçi demektir. Allah’ın ayetlerini olduğu gibi
tebliğ eden demektir. Bu yüzden resule itaat, Allah’a itaat etmek; Kur’an’a
uymak demektir. Kur’an’da resule yani tabliğ görevini ifa eden Allah’ın
elçisine itaat ve iman etmeyi, tabi
olmayı-uymayı, ona karşı gelmemeyi, sözüne itiraz etmemeyi emreden otuza yakın
ayet vardır. (Aliimran-32, 132 Nisa-13, 69, 80 Mücadele-22 ...... ) Nebiye saygılı olmalıyız (Ahzap-6)
ancak nebiye itaati, iman etmeyi, tabi olmayı emreden hiç bir ayet yoktur. Ayni
şekilde Hz. Muhammedi’in şahsına itaati emreden hiçbir ayet yoktur. Mümin
sadece Allah’a itaat eder.
Allah’ın ayetlerini tebliğ eden
resulün yanılma ihtimali yoktur. Resul, ayetleri herhangi bir yorum ve ekleme,
eksiltme yapmadan olduğu gibi iletir. Resuller risalet görevlerini ilahi koruma
altında yaparlar. (Maide-67) Nebilerin
ise, yanılma ihtimali vardır. Nebilik
ilahi koruma altında değildir. Nebi, yaşam sürecinde; özel hayatında, devlet
başkanlığı görevini yaparken veya orduya
başkomutanlık ederken bazı içtihadlarında,
uygulamalarında yanılmış olabilir.
Nitekim Kur’an nebinin bazı olaylarda yanılgıya düştüğünü ve uyarıldığını bize
bildirmiştir. (Nisa- 105, 107
Abese – 3,4 Enfal-67, 68 Tevbe-43, 113
Tahrim-1 Ahzap-1, 2) Bu ayetlerin hiç birinde resul ifadesi geçmez;
nebi ifadesi geçer..
Bu konuda bilinmesi gereken bir
diğer önemli husus da şudur: Resuller, nebiler şeytanın müdahalesine,
vesvesesine karşı Yüce Allah atarfından koruma altına alınmışlardır.
Resullerin, nebilerin hiçbir sözünde ve eyleminde şeytanın dahli, etkisi
olamaz... (Hac-52)
Kur’an’da “Allah’a itaat edin” emri tek başına, tek bir
ayette bile yer almaz. “Allah’a ve resulüne itaat edin” emri kalıp olarak bir
çok ayetle tekrarlanır. Allah’a itaat ve resule itaat her zaman birlikte emredilmiştir. Yüce Allah
ayetlerini nübüvvet sistemi içinde Hz. Cebrail aracılığıyla resullerine, resuller aracılığıyla insanlara iletmiştir.
Ancak resule itaat ederek Allah’a itaat etmemiz
mümkündür. Onun için Allah’a itaat ve resule itaat her zaman birlikte
zikredilmiştir.
Peygambere
itaat etmek: Peygambere atfedilen rivayetlere itaat etmek değildir. Allah'ın resulu-elçisi olarak tebliğ ettiği dine, Kur’an ayetlerine itaat
etmek demektir. Yani; resule itaat, Allah’a itaat etmek demektir. Allah’a itaat
etmenin yolu resule itaat etmekten geçer.
“Resule itaat eden, Allah’a itaat etmiş olur..” (Nisa-80)
De ki: “Yalnız bana vahiy edilene - Kur’an’a uyarım ben..”
(Enam-50 Ahkaf-9)
Hz. Muhammed’in-Resulün sözüne, tebliğine uymak= Kur’an’a uymak=Allah’a
uymaktır..
Hz. Muhammed’e, peygambere, nebiye, resule itaat adı
altında Allah’tan başka ikinci bir itaat makamı icad etmek tevhid inancıyla
bağdaşmaz...
Günümüzde hadis diye önümüze
konulan bir çok sözün Kur’an’la uyuşmadığını görmekteyiz. Peygambere itaat etmek
demek, Kur’an’a uymayan, uydurulmuş bir çok hadise-söze itaat etmek
demek değildir. Kur’an’la en
küçük ölçüde bile olsa uyumsuz sözlerin Hz. peygamberimizin sözü olamayacağını kabul
etmek, peygamberimize saygının gereğidir.
Hz. Peygambere saygısızlık
edenlerin amelleri, ibadetleri eriyip gidecektir. (Hucurat-2)
De ki: “Ben inananlar için bir uyarıcı ve müjdeciden
başkası değilim..” (Araf-188)
“Ancak Allah’tan bir tebliğ ve O’nun mesajlarından bir
şeyler sunabilirim..” (Cin-23)
“Resullerin üzerine düşen tebliğden başka bir şey
değildir..” (Maide-99 Nur-54)
“Allah’a itaat edin, Resule de itaat edin. Eğer yüz
çevirirseniz bilin ki, elçimize düşen
sadece apaçık bir
tebliğdir..” (Maide-92 Tegabun-12)
Yüce Allah, kendisinin ve elçisinin dışında başka
birilerine itaat edenlerin hüsrana
uğrayacaklarını, gühahkar olacaklarını ve cezalandırılacaklarını
bildirmektedir.
“Kendiniz gibi bir insana itaat ederseniz, O takdirde mutlaka hüsrana uğrayanlar
olursunuz..”
(Müminun- 34)
Gün olur cehennemde şöyle derler: “Keşke Allah’a itaat
etseydik, keşke resule itaat etseydik”.
Ve derler ki: “Rabbimiz!
Biz efendilerimize, büyüklerimize (imamlara, hoca efendilere, şeyhlere,
şıhlara, evliyalara, dervişlere, ermişlere) itaat ettik de bizi yoldan
saptırdılar. Rabbimiz onlara
iki kat azap ver, onları lanetle...” (Ahzap-66,67,68)
* * * * *
“De ki:
Allah’ı seviyorsanız, bana tabii olun-uyun ki, Allah’ta sizi sevsin..”
(Aliimran-31)
Hüseyin Atay
İslam’ı yeniden Anlama adlı kitabının 148. sayfasında bu ayetle ilgili; Hz. peygambere uymak, Hz.
Muhammed’i sevmek konusunda çok önemli
tespitler yapmıştır.
“ Allah’ sevmek onun
elçisine uymaya bağlı. Uymak, Allah’tan getirdiği buyruk ve yasaklara göre
hareket etmektir. Bir kimse Allah ve peygamber sevgisinden bahseder ama
İslam’ın buyruk ve yasaklarına riayet etmezse, onda Allah sevgisinin olmadığı
anlaşılır. Kur’an’ın mantığı ve felsefesi, düşüncesi budur.
Burada
şuna dikkat edilmelidir. Kur’an Allah’ı seviyorsanız, Muhammed’e uyun, onun
getirdiği Kur’an’a göre hareket edin ki Allah’ta sizi sevsin, diyor. Muhammed’i
sevin ki Allah’ta sizi sevsin, demiyor. Muhammed’i
sevin ki Allah’ta sizi sevsin, şeklinde olmamasının felsefesini iyi anlamak
lazımdır. Dava
Allah’ı sevmek ve Allah’ın insanları sevmesidir. Allah’ı sevdiğine delil,
Allah’ın emirlerine uymakla olacaktır.Yoksa
Hz. Muhammed’i sevmekle Allah sevgisine ulaşılmaz. Nitekim, milyonlarca insan Hz. peygamberin sevgisi ile yanıp tutuştukları
davasındadır; ama Allah’ın onları sevmediği dünya milletleri içinde en aşağı
seviyede olmalarından bellidir. O halde insanın Allah’ı sevmesi, O’nun
emirlerine tümüyle uymaktan geçer....”
Saygılarımla.
VEDAT AKBAŞAK.
kuranpenceresinden@hotmail.com
kuranpenceresinden@hotmail.com
Hiç yorum yok:
Yeni yorumlara izin verilmiyor.