Dindarlar “ gerçeği Allah
gösterir, bildirir” derler.
Bilimi
önceleyen kişiler, “sadece bilim gerçeği gösterir” derler.
Postmodernist
yaklaşıma göre; evrensel gerçeklik yoktur, herkesin kendi gerçekleri vardır.
Materyalist
felsefeye göre gerçek, somut ve nesnel olandır, maddedir, her şey maddeden
gelir.
Diyalektik
materyalist anlayışa göre; gerçeklik yanılsama üzerinde çalışır...
Bakalım
Kur’an bu konuda ne diyor; Kur’an’a göre gerçek nedir.?
Hac-62
“Gerçek yalnız Allah’tır..” (Hüseyin Atay meali)
“Allah Hakk’ın ta kendisidir..” (Yaşar Nuri Öztürk meali)
Rum-60
“Allah’ın sözü gerçektir..” (Hüseyin Atay meali)
“Allah’ın vaadi haktır. .” (Yaşar Nuri Öztürk meali)
Mutlak tek
gerçek: Allah’ın-Hakk’ın ilahi varlığıdır. O’nun sonsuz gücüdür, rahmeti
ve merhametidir.
“Gerçek şu: Benden başka ilah yok, o halde benden sakının..”
(Nahl-2)
Kur’an, Hakk’tan-Gerçekten gelen gerçek
bir kitaptır.
Kur’an, mutlak gerçeğin sözüdür, sesidir. Rabbimizin
bizlere son seslenişidir.
GERÇEK: (Arapçası:
Hakikat)
Her şeyin
aslı, esasıdır. Yalan
veya yapay olmayan, inkar edilemeyen doğru ve güvenilir realitedir.
Varlığı
inkar edilemeyen olgudur..
Allah’ın sıfat isimlerinden
birisi de Hakk’tır.
Hakk: Gerçek
olan; gerçeğin kaynağı ve belirleyicisi olan demektir. Bâtılın; yalan, yanlış,
asılsız, temelsiz, sahte, uydurulmuş olanın zıttı-karşıtı demektir.
Yüce Allah Hakk’ı- Gerçeği,
kullarına ilahi mesajıyla bizzat kendisi bildirmiştir, öğretmiştir.
“Rahman olan Allah, Kur’an’ı-İslam’ı
öğretti..” (Rahman1-2)
“O, hakkı-gerçeği - İslam’ı anlatır..”
(Enam-57)
Kur’an’ı
Kerim’de, Kur’an ayetleri ve sünnetullah
için “gerçek” vurgusu sıkça yapılır. Din, işte bu
gerçeklerdir.
Gerçekler yani Kur’an ayetleri ve fıtratın kuralları Yüce Allah’ın vahiy ettiği
ayetlerdir.
İlahi mutlak gerçekten gelen her şey; yani
Kur’an ile tebliğ edilen ilahi yasalar ve yaratılışın ilahi
yasaları-doğa
kanunları dindir. Kur’an’a uyan ve
yaratılan yasalarla-fıtratla uyumlu yaşayan kişi
dini-gerçeği
yaşamış olur; Allah’ın iradesine uygun yaşamış olur. Din insanla, yaşamla iç
içedir.
Dinden,
fıtrattan ayrı, kopuk yaşamak mümkün değildir. Bir anlamda yaşam dinin ta
kendisidir.
“İslam
bir düşünüz biçiminden ziyade bir yaşayış tarzıdır..” (Aliya İzzetbegoviç)
Yaradılış; mikrodan,
makroya Rabbimizden bir geçektir.
O’nun eseridir. (Bakara-26)
Allah, gökleri, yeri ve
ikisinin arasında bulunanları gerçeği; gücünü, benzersizliğini; tevhidi göstermek üzere
yaratmıştır. ( Duhan-38, 39)
“Gereçeği iyice
anlamaları için belgelerimizi onlara hem çevrelerinde, hem de kendi
benliklerinde göstereceğiz..”
(Fussilet-53)
1
Kur’an
ve diğer ilahi Kitap’lar Rabbimizden indirilen bir gerçektir. (Bakara-91, 109, 144, 213
Nisa-170 Rad-1)
“Hak
geldi bâtıl yıkılıp gitti. Bâtıl, yok olmaya zaten mahkûmdu.” (İsra-81)
Kur’an-İslam
Hak’tır-gerçektir; diğer inanç sistemleri, çeşitli eköller bâtıldır.
“... egemenlik gerçek olan Allah’ındır.” (Kehf-44) “Doğrusu O kesin gerçektir.”
(Hakka-51)
“De
ki: Gerçek Rabbinizdendir. Dileyen
inansın, dileyen inkar etsin.” (Bakara-147 Kehf-29)
“Şu
bir gerçek ki hak-Kur’an-İslam size
Rabbinizden gelmiştir.” (Yunus-108)
“Biz,
gerçeği Kur’an’da türlü biçimlerde
ifade ettik.” (İsra-41)
“İşte sana gerçeği apaçık gösteren Kitap’ın
ayetleri.” (Şura-2)
“Katımızdan gerçeği söyleyen bir kitap vardır.”
(Müminun-62)
“Yemin olsun ki size, gerçeği açık-seçik anlatan ayetler,
sizden önce gelip geçmiş olanlardan
örnekler, korunanlar için de bir öğüt
indirdik.” (Nur-34 Mücadile-5)
“Yüce Allah sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarsın
diye kulu üzerine, gerçeği apaçık gösteren ayetler
indiriyor. Allah size karşı gerçekten çok
şefkatli, çok merhametlidir.” (Hadid-9)
“.... Ve o-Kur’an ayetleri
kesin bilginin tam gerçeğidir.”
(Hakka-51)
“Allah’ın resulleri gerçeği getirmişlerdir, tebliğ
etmişlerdir.” (A’raf-43 Hicr-64)
“Ancak
bilenler-bilgi, ilim sahibi olanlar gerçeğe
tanıklık-şehadet ederler.” (Zuhuf-86)
Müminler
gerçeğe , tevhide, doğru yola, Kur’an
yoluna yönelenlerdir. (Nahl-125)
Bizler için gerçek:
*Allah’ın indirdiği ve yarattığı ayetlerdir. Kur’an
hükümleri ve yaratılışın-fıtratın kuralları-tabiat kanunlarıdır.
*Kur’an’ın uyarıları, müjdeleri, öğütleridir. Yaratan’ın
bizlere lütfettiği rahmeti, merhametidir.
*Varoluşun-tabiatın- sünnetullahın kuralları,
düzeni, ölçüleridir.
*Yaratılış gayemize, tevhide uygun yaşayıp
yaşamadığımız konusunda imtihan edileceğimizdir. (Mülk-2)
*Dünya hayatının geçici olduğudur, her nefsin ölümü
tadacağıdır... (Ankebut-57 Aliimran-185)
Hakka suresinin ilk ayetlerinde kıyamet, ahiret ve
hesap gününün kesin gerçek olduğu bildirilmiştir.
Takvaya sarılan müminler,
görünmeyene de, sonrakine de; Allah’ın varlığına, birline ve ahirete
görüyormuşcasına iman ederler... (Bakara-3, 4)
Kur’an-
indirilen ayetler ve yaratılışın düzeni-sünnetullah varoluşun-evrenin ruhudur,
canıdır, enerjisidir.
“İşte böylece sana da
emrimizden bir ruh vahyettik..” (Şura-52)
Kur’an’ın isimlerinden biri de RUH’tur. (Nahl-2
Mümin-15 Şura-52 Kadir-4) Ruh beden için
vazgeçilmez değerdir. Ruhsuz beden ölüdür. Beden için ruhun önemi ne ise, hayat
için Kur’an’ın değeri ve önemi odur.
Kur’an hayat için bir ruhtur. Din yaşamın ruhudur.
“Ey iman edenler, size hayat verecek
bir şeye (Kur’an’a) çağırdığında Allah’ın ve elçisinin bu çağrısına
icabed edin...” (Enfal-24)
Kur’an fıtratı; yaratılan ayetleri, yaratılış-doğa
kanunlarını din olarak tanımlamıştır. (Rum-30)
Fıtratın, yaratılışın, doğanın bilimsel değişmez,
sistemi, kuralları inanan, inanmayan herkes için gerçektir.
İlahi sistem canlıdır, dinamiktir. Yüce Rabbimiz
her an yeni bir iş ve oluştadır. (Rahman-29 )
Günlük yaşantımızda karşılaştığımız ve gerçek
olarak nitelediğimiz olgular, olaylar ilahi sistemin işleyişine
bağlı olarak oluşan gerçeklerdir. Her gerçeğin
özünde Allah’ın iradesi, gücü ve rahmeti vardır.
Güneşin, doğması, batması, rüzgarın esmesi,
yağmurun yağması, yer çekimi kanunu; iki gözümüzün,
bir burnumuzun olması gibi fıtratın ölçüleri,
biçimleri, renkleri-doğa kanunları herekes için, herkesin
karşı karşıya olduğu en somut ilahi ve ayni zamanda
bilimsel gerçektir. Kainatın, varoluşun sistemi, düzeni, ölçüleri ve varoluşun
bir parçası olarak bizlere Yaratan’ın lütfettiği değerler, özellikler,
nimetler, imkanlar gerçektir. Bu ilahi gerçek ayni zamanda yaratılışın,
bizlerin kaderidir.
Allah Zahir’dir; yaratılan her şey Allah’tan izler
taşır. “..nereye
dönerseniz orada Allah’ın yüzü-ilahi
gücü,
rahmeti, şefaati vardır.” (Bakara-115)
Her yerde gerçeği görürüz; Allah’ın ilahi
varlığını, benzersizliğini ve gücünü hissederiz, aczimizi anlarız
ve
O’nun rahmetine, merhametine sığınırız.
“Güç, kuvvet sahibi olan gücünü Allah’tan alır.” (Bakara-255)
“İslam sadece bir hakikat (gerçek) değildir; her türlü
hakikati hakikat yapan bir hakikattir.”
(Prof. Dr. Caner Taslaman)
(Prof. Dr. Caner Taslaman)
* * * * *
Gerçeğin üstünü örtenler, gizleyenler veya inkar edenler küfre batmış kafirlerdir.
(Aliimran-4,
70, 101 Maide-10, 86 Kehf-105 Meryem-77 Ankebut -23)
“Gerçeği
örterek küfre batan kafirler müminler için açık bir düşmandır.” (Nisa-101)
“Şu bir gerçek
ki, Allah’ın ayetlerini örtüp, gizleyip inkar edenler için-kafirler için
şiddetli bir
azap vardır.” (Bakara-90 Aliimran-4 Nahl-27)
“Allah katında canlıların en kötüsü, gerçeği örtenlerdir. Bunlar iman
etmezler.” (Enfal-55)
“Onlara dünya hayatlarında azap vardır.
Ahiret azabı daha da şiddetlidir. Allah’a; O’nun hükümlerine,
ilkelerine, kurallarına karşı olanların
bir koruyanı da yoktur..” (Rad-34)
Mümin, gerçeğe, Allah’ın vahyettiği
ve yarattığı ayetlere inanan-iman edendir. Kur’an imana yüklediği
tüm anlamların zıtlarını küfre
yüklemiştir. Küfre sapanların dostu şeytandır... (Bakara-257)
Fıtratımızda olan manevi beşeri değerlerimiz ve
Allah’ın yeryüzünde bizlere lütfettiği nimet ve imkanlar;
varlık ve oluştaki güzellik, mükemmellik
Rabbimizden bir gerçektir. Bunları, görmeme, görmezden
gelme, şükretmeme, fıtrat nankörlüğü yapmak da
gerçeğin üstünü örtme anlamındadır. Allah’ın
nimetlerine nankörlük eden kafirdir. Gerçeğe;
Allah’ın sayısız nimetine açıkça nankörlük eden
küfür ehli Allah’ın gazabına, lanetine uğramış ve
Allah’ı kendilerine düşman etmişlerdir. (Bakara-98)
Gerçeği; Allah’ın ayetlerini, nimetlerini, rahmet
ve merhametini inkar edenler zalimlerdir. (Bakara-254)
Tuvaldeki bir çiçek resmi, o çiçeğin doğadaki
halini, doğal görünümünü yani gerçeğini ne kadar yansıtır, ne kadar gerçeğe benzer ve ne kadar aslına uygun
olursa o kadar güzel bir resim olur ve o kadar beğenilir. Ayni şekilde insanlar gerçeğe, fıtratlarına,
fıtratlarında bulunan güzel manevi değerlere, özelliklere ve Kur’an gerçeğine-ilkelerine ne kadar uygun iş ve
eylem içinde olurlarsa; çalışıp, iyi faydalı işler yaparlarsa o kadar iyi, güzel insan olurlar. Bu durum aslında
gerçeğin; gücünün, saygınlığının ve yüceliğinin eseridir. Gerçeğe uygun resim
yapmaya çalışan ressam veya gerçeğe uygun yaşamaya çalışan insan, gerçeğin sahibine,
Allah’a hamd etmiş olur; O’nu yüceltmiş ve O’na şükretmiş olur.
Saygılarımla.
Vedat Akbaşak.
Hiç yorum yok:
Yeni yorumlara izin verilmiyor.