29 Nisan 2015 Çarşamba

ORTAK ATA NEFS-İ VAHİDE ve EVRİM

"Ey insanlar! Sizi bir canlıdan (nefs-i vahide) yaratan ve ondanda eşini yaratan .... Rabbinize saygılı olun." (Nisa-1  En'am-98 Zümer-6)  
"Sizi bir cevherden yaratan ve gönlünün huzura kavuşacağı eşini de ayni cevherden var eden, Allah'tır." (A'raf-189) 
" O ki, sizi Hâlden hâle/aşamadan aşamaya geçirerek yarattı." (Nuh-14)  
"... Siz hâlden hâle/bir durumdan diğerine geçeceksiniz." (İnşikak-19)  
"... Ve Allah sizi bir bitki olarak yerden/topraktan bitirdi." (Nuh-17)
Sizi tek bir cevherden yaratan ve gönlünün huzura kavuşacağı eşini de o cevherden var eden, Allah`tır.
Sizi tek bir cevherden yaratan ve gönlünün huzura kavuşacağı eşini de o cevherden var eden, Allah`tır.
Sizi tek bir cevherden yaratan ve gönlünün huzura kavuşacağı eşini de o cevherden var eden, Allah`tı
Tek hücreli canlılarda mitoz bölünme üremeyi sağlar. Hücre kendini eşleyerek iki ayrı hücreye bölünür.
Ayrıca erkeğin ve dişinin DNA’larında  hem erkeğin, hem de dişinin genetik kodu vardır.
Bilimin bu keşifleri ile tek bir  özden, nefisten (Nefsi vahide) nasıl yaratıldığımızı; eşinin Adem’in yaratıldığı ayni nefisten nasıl yaratıldığını anlamamız kolaylaşmıştır.. Yaşamın tek bir hücreden başlamış olması; ırkçılığın ne kadar anlamsız olduğunu da gözler önüne serer..

Bütün canlıların ortak atası nefsi vahidedir. Kur'an'da yaratılışın  suda başladığı (Enbiya-30 Nur-45) ve aşamalı süreçle (su, toprak, balçık-çamur) olduğu anlatır. (Secde 7-9) Su, toprak gibi cansız maddelerden canlılığın nasıl başladığını/ilk canlı formun nasıl oluştuğunu bilim henüz açıklayabilmiş değildir..                Tek bir canlıdan başlayan ve süreçle yaratılış gerçeği; bütün türlerin ortak atadan geldiği ve birbirlerinden evrimleşerek çeşitliliğin oluştuğu yönündeki bilimsel teoriyi güçlendirmektedir. Bu teorinin antitezi; "ortak ata"  ve evrimi reddedip bütün canlıların en baştan bugünkü haliyle yaratıldığını söylemektir ki bu görüş Nisa suresi 1. ayetiyle çelişir. Bütün canlılar bir tek canlıdan-nefisten ve süreç içinde değişim geçirerek, hâlden hâle geçerek var olmuştur.

"Darvin'in evrim teorisi; en önemli mekanizması 'doğal seleksiyon' olan, bütün canlıların geçmişte yaşamış tek hücreli 'ortak bir ata'dan değişerek geldiklerini söyleyen ve onları 'ortak bir soy' yoluyla bağlayan bir teoridir.......  Genel eğilim ise, türlerin değişimini, doğal seleksiyon ile mutasyon (genlerdeki değişimler) mekanizmalarının ikisine birden atıfla açıklayan ve bunun yanında başka mekanizmaları da (genetik sürüklenme gibi) değerlendiren evrim teorisi yaklaşımlarıdır." ( Caner Taslaman- Bir Müslüman Evrimci olabilir mi? -S:25, 26)

"Evrimin gerçekleşmesi için ilk canlı formun varlığı şarttır. Fakat yaşamın kökenini araştırmak için Darwin'in evrim teorisi hiç bir şey söylemez. Zaten Darwin'in amacı da yaşamın kökenini açıklamak değildir. Onun ilgilendiği şey yaşamın nasıl olup da bunca zengin bir çeşitliliğe dönüşe bildiğinin yolunu ortaya koymaktır.....  Darwin, tamamen doğal seçilim yoluyla türlerin çeşitliliğini açıklamaya odaklandığı için hiç bir şekilde yaşamın kökeniyle ilgilenmez...... 
Evrim teorisi hiç bir şekilde Tanrı inancına karşı bilimsel bir argüman olarak kullanılamaz. Aksine iyi anlaşıldığında evrimi Tanrının bir yaratma yöntemi olarak görmek mümkündür. Bu doğrultuda evrimin temelindeki genetik işleyişten türleşme olayına kadar tüm sürecin ince bir denge içerdiği ve bunun arka planda yönlendirici bir akıllı varlığı gerektirdiğini kabul etmek gerekir. Bu anlamda bilimsel bir teorinin metafizik olarak teizm lehine yorumlanmaya açık olduğu sonucuna varabiliriz." (Turan Tektaş-Charles Darvin- Parola Yayınları)

Evrim teorisi ile Kur'an çelişmez. Aslında tartışılan konu evrimin olup-olmadığı; türlerin birbirinden evrimleşerek süreç içinde var olup olmadığı değil, evrimin sürecinin nasıl gerçekleştiğidir. Tanrı inancı olan birine göre süreç, ilahi bir gücün iradesi ve hassas ayarlarla planlaması sonucu gerçekleşmiştir. İnançsız birine göre ise her şey doğal ortamda kendiliğinden tesadüfi süreçler sonucunda gerçekleşmiştir. 

Bing-Bang teorisi ile yaratılışın-maddenin başlangıcı olduğu, evrenin bir zerrecikten varolduğu kabul edildiğine göre; evrende her ne varsa birbirinden evrilerek bugünkü duruma gelindiğini kabul etmek gerekir. Evrim sadece canlıların yaşamlarında değil, evrenin ve uzantısı olan her nesnenin kaçınılmaz bir parçasıdır. Evrenin kendisi ve ihtiva etmekte olduğu istisnasız her şey ufak zerrelerden başlayarak mevcut formlarını alana kadar sayısız aşamadan geçmiş, büyük dönüşümler geçirmişlerdir. Bu listeye elbette gezegenler, galaksiler ve dünyamız da dahildir.
Evrim evren varoldukça devam edecek süreçtir. Yavaşlayabilir, sıçramalar yapabilir, durmuş gibi görünebilir fakat o her an işleyen bir "makina" gibidir. 
"O, (Allah) her an yeni bir yaratışta; iş ve oluştadır." (Rahman -29)

Yaradanın başlangıçta bütün özünü birkaç ya da bir biçime üfürdüğü yaşamı böyle anlayan ve böylesi basit bir başlangıçtan en güzel, en olağanüstü biçimlerin türemiş ve türemekte olduğunu kavrayan bu yaşam görüşünde gerçekten yücelik vardır” (Darvin- “Türlerin Kökeni”, Çev. Ö. Ünalan, Onur Yayıncılık, 1984, s. 474). 
Görüldüğü üzere Darwin, Tanrısal yaratılışla doğal türleşmeyi buluşturmuş, kendince adeta “teistik bir evrim” görüşüne işlerlik kazandırmıştır...

Darwin’in bir materyalist olduğunu söylemek zordur. 
Ateist olduğunu söylemekse imkânsızdır. 
Darwin, dindar ve “dürüst” bir bilim insanıydı. Bu yüzden ne bulgularını inancına kurban etti, ne de inancından vazgeçti. Ve öldüğünde de Westminster başrahibinin onayıyla Londra’da Westminster Katedrali’nin bahçesinde, kurumsal ve “kurgusal” temellerini bir hayli sarsmış olduğu anlayışın bağrında toprağa verildi!.." (Tayfun Atay-Cumhuriyet Gazetesi- 16.10.2017)


VEDAT AKBAŞAK

SADECE İSLAM DİNDİR..

  Su insanlar için en önemli nimetlerden biridir; elbette temiz, doğal olan su. Suyu içeriz, yemek çorba yaparız, temizlik işlerimizde vs....