7 Nisan 2015 Salı

ADİL OLMAYAN MÜMİN OLAMAZ!

İslam dini Yaratan ile yaratılanların arasındaki  ilişkinin doğruluk, hak ve adalet üzerine kurulmasına dayanır. Devletin vatandaşı ile ilişkisi de hak ve adalet esaslı olmalıdır. Kur’an müminlerden hak ve adaleti her hal ve şartta, her alanda hassasiyetle korumalarını ister. Hakk’ın hükümlerinin uygulanmadığı yerde haksızlıklar olur. Adil olmak, adaletten ayrılmamak, adaleti korumak Allah’ın emridir. Adaletin olmadığı yerde zulüm vardır. Adil olmayan zalim olur.

“Herkes duysun ki,  Allah’ın laneti zalimler üstünedir..’’ (Hud-18)

Adaletin olmadığı yerde barış, esenlik, güven, huzur, mutluluk olmaz; yani İslam olmaz.
Adil olmayana iman sahibi, adaletten uzak bir topluluğa İslam ümmeti demek mümkün değildir.
Kur’an takva sahibi olabilmek için adil olunması gerektiğini bildirir.
Adalet her şeyi denge noktasında tutmaktır; yerli yerine koymaktır.
İslam’ın, ilahi nizamın temel direği adalettir; dengedir, doğruluktur, eşitliktir..   

“Adalet mülkün-yönetimin-devletin temelidir.” (Hz. Ömer.)
Adalet, hukuk çöktüğü zaman, devlet ayakta duramaz; devlet sistemi de çöker.
Hukukun, sistemin çökmeye başlamasıyla toplumda huzursuzluk,  kaos ve  anarşi başlar. Anarşi sonuçtur, sebebi hukuk sisteminin çökmesidir, yöneticilerin adaletten ayrılıp zulme sapmalarıdır.
Devletlerin bekâsı idarecilerin ve yargıçların adil olmaları ile doğru orantılıdır. 
Yargı sistemi bağımsız ve tarafsız olmalıdır. Bağımsızlık hakimlerin, tarafsızlık vatandaşın güvencesidir.

Kur'an, Allah'ın bildirdiği ilkelerle (adalet, liyakat, şura ....) hükmetmeyen yöneticilerin kafir, zalim olduklarını bildirir. (Maide-44, 45)
Adil olmayan yönetimler baskı, zulüm, sömürü yönetimleridir.  Hakk’ın gözetilmediği, adaletin olmadığı yerde baskı, zulüm ve sömürü vardır; İnsanlık,  iman, İslam yoktur.  İlahi, tam ve mutlak adalet ise ahiret günü yüce Allah’ın huzurunda sağlanacaktır. Ahirete iman adalete imandır; hesap gününe imandır.

“Kuşkusuz, Allah adalette titiz davrananları sever..” (Hucurat-9)
“Zulmedenlere eğilim göstermeyin! Yoksa ateş sizi de sarmalar..” (Hud-113)

Adalet anlayışımız; Allah’ın indirdiği-vahiy ettiği ayetlere ve fıtratın ölçülerine, tabii hukuka-yaratılan ayetlere uygun olmalıdır. Adaleti ayakta tutan, adil olan kişinin adalet anlayışı Kur’an anlayışıyla ve yaratılışın evrensel kurallarıyla çelişmez. Çelişme varsa orada adalet değil, zulüm vardır.. (Hadid-25)
Yaradılışın ölçülerini, kurallarını; evrensel yasaları adaletle korumayanların sonu hüsran olur..

Ölçüyü titizlikle, adaletle koruyun ve hüsrana araç yapmayın mizanı..” (Rahman-9)

“Adalet; tanrısal açıdan varoluşun temel yasası; insan açısından evrensele açılan en önemli kapı ve insanı insan yapan kök değer. Adalet, gerçekten de mülkün temelidir. Eğer insanın esas aldığı kurucu ilke adalet ise, eğer içselleştirilmiş ve davranışlara yön vermeye başlamış ise, insanın diğer bütün kusurları kendiliğinden adaletin gölgesinde erimeye başlar... Bunun tersi de doğru; adaletsizlik belirleyici olunca, Bütün güzellikler bir bir gözden kaybolur. İnsani olan her şeyin anlamlı olabilmesi adaletin varlığına ve etkinlik derecesine bağlıdır...” 
(Hasan Onat – Hürriyet Gazetesi – 21.07.2013 ) 

Maide suresi 8. ayette: “ Kötülük gördüğümüz, kin duyduğunuz kişilere karşı bile adil olun, bu takvaya daha uygundur.’’ buyurularak; adil olmakla takva sahibi olmak arasındaki bağlantıya dikkat çekilmiştir.
Adil olmayan,  kindar ve zalim biri takva sahibi dindar olamaz. Adil olan takvaya yaklaşır; kindar olan ise, takvadan, Allah’tan uzaklaşır. 
Kasas suresi 59. ayette: ‘‘Biz medeniyetleri-ülkeleri, halkları zülme sapmadıkları sürece, adaletten ayrılmadıkça helak etmeyiz’’ buyurularak; adaletten uzak toplumların yok edildikleri ve edilecekleri bildirilmiştir. İslam alimleri "Devlet küfürle değil, zulümle yıkılır" demişlerdir.
Maide suresi 107. ayette: ‘‘Hiçbir haksızlık yapmadık. Aksi halde mutlaka zalimlerden olurduk.” buyurularak;  haksızlık adaletsizlik yapmanın-adaletin karşıt anlamının zalimlik olduğu bildirilmiştir.
En'am suresi 21. ayette: ‘‘Şu da bir gerçek ki, zalimler asla kurtulamazlar’’ buyurularak; zalimlerin hesap vermekten, cezadan, ilahi adaletten kurtulamayacakları bildirilmiştir.
En'am suresi 115. ayette: ‘‘Rabbinin sözü (Kur’an, ilahi sistem, varoluş) adalet ve doğrulukla tamamlanmıştır’’ buyurularak; ilahi sistemin adaletle, doğrulukla, belli bir denge ve ölçü ile kurulan ve işleyen bir sistem olduğu bildirilmiştir.
Adil olmayan uygulamalar, davranışlar; Kur’an’a ve ilahi sistemin ahengine, işleyişine, kurallarına, dengelerine aykırı; toplumu huzursuz, mutsuz eden davranışlardır.

“İslam’ın temel iki esası vardır. Tevhid ve adalet. İslam, bütün insanlığa öncelikle ve özellikle bu iki ilkenin kazandırılmasını ister....... Adalet insanlığın şah damarıdır. Bu damar yollarında yer yer tıkanmalar olursa, insanlığın büyük sıkıntılara girmesi  kaçınılmaz olur. Bu damarın tümden tıkanması ise, hayatın yaşanılmaz hale gelmesi demektir...”
(Bekir Sağlam-Model İnsan Peygamber-S:49)

Saygılarımla.

VEDAT AKBAŞAK





                                                                                     
                                                                                    

SADECE İSLAM DİNDİR..

  Su insanlar için en önemli nimetlerden biridir; elbette temiz, doğal olan su. Suyu içeriz, yemek çorba yaparız, temizlik işlerimizde vs....