9 Ağustos 2024 Cuma

KUR'AN ANAYASA KİTABI DEĞİLDİR.

 

Bazı kişiler Kur'an'ın bir tür anayasa kitabı olduğunu iddia ederler. Onlara göre Kur'an bir yönetim sistemi bildirir. İnsanların anayasa veya kanun yapmaları Allah'ın egemenlik yetkisine müdahaledir. Bu kişiler Kur'an'ı beşeri metinler olan anayasalarla eşitlemiş olurlar. Oysa Kur'an'ın yeri, konumu sistemlerin, ideolojilerin, anayasaların üstündedir, Kur'an yönetim sistemlerine, ideolojilere ışık verir, yol gösterir ancak doktriner anlamda sistematik, detaylı bir siyasi sistem önermez; İslam’a özgü bir ideoloji, devlet-millet yönetim şekli bildirmez. Evrensel rehber olma özelliğinin gereği olarak sadece temel, genel ilkeler bildirir. Bu ilkelere uymayanların kafir, zalim olduğunu ilan eder. (Maide 44-47) Detayı, uygulamayı ise insana; akla ve iradeye bırakır..

Hüküm Tanrı`ya aittir; Peki öyle ise Tanrı`nın hükmü nedir ? Yönetim konusunda bildirilen temel hükümler: Şura esası, liyakat-işin ehline verilmesi, adalet, eşitlik, insan haklarına saygı ve özgürlüktür... (Şura-38 Aliimran-159 Maide-42 Nahl-90 Nisa-58, 59 Kaf-45 Gaşiye-22 Zariyat-19 Aliimran-134)  Şura ilkesi tek adam yönetimlerine kapıyı kapatır.

Dinin ideoloji haline getirilip siyasallaşması, siyasete, saltanat çıkarlarına alet edilmesi Emeviler zamanında başlamıştır. Günümüzde Emevi fıkhının/şeriatının takipçileri siyasal İslamcılar Kur’an’ı bir anayasa metni konumuna indirgeyerek İslam’ı siyasal emellerin alet etmeye devam ederler… Dinin siyasallaşması radikal akımlara yol açar. Din adına baskı ve zulme neden olur.

Mezhepçi  gelenekçi İslamcılar; Kur’an’ın yönetimle ilgili şura, liyakat, adalet gibi ilkelerine uygun toplumsal iradeye, halk egemenliğine dayalı, katılımcı adil demokratik sistemleri küfür rejimleri ilan ederken; padişahlık, sultanlık, emirlik, krallık vb. Kur’an ilkeleriyle çelişen batıl yönetimleri, şirk ehli kişilerin egemenliğine dayalı padişah+hilafet sistemini/teokratik idareleri dine uygun görürler ve baş tacı ederler. Onlara göre halk egemenliği/demokrasi, siyasi partiler ve seçimlerin yapılması Allah’ın hükmetme yetkisine müdahaledir ama bir kişinin veya bir zümrenin egemenliği, diktatörlüğü Allah’ın hükmetme yetkisine müdahale değildir. Demokratik sistemlerde anayasaların olması, meclisin kanun yapması dine aykırıdır ama padişahlık/sultanlık rejimlerinde bir kişinin sözlerinin kanun sayılması dine aykırı değildir.!? Bu yaman çelişkiyi anlamak mümkün değildir.. Gelenekçi İslamcılara, Hz. Peygamberin hazırladığı  Medine Sözleşmesi’nin de bir tür anayasa olduğunu ve Nisa suresi 59. Ayetinin  “sizden olan “Ulu’l-Emr’e” yani liyakat sahibi adil yöneticilerin yaptığı yasalara/anayasalara itaati emrettiğini hatırlatmak gerekir.

 Saygılarımla.

VEDAT AKBAŞAK

Hiç yorum yok:

SADECE İSLAM DİNDİR..

  Su insanlar için en önemli nimetlerden biridir; elbette temiz, doğal olan su. Suyu içeriz, yemek çorba yaparız, temizlik işlerimizde vs....