23 Nisan 2015 Perşembe

CEHALET: Kötülüklerin Kaynağı

Kur’an’a göre cehaletin tespitinde; köylülük, şehirlilik veya zenginlik, fakirlik, eğitim seviyesi kıstas
değildir.. Bizlerden bir, iki kuşak önce okur yazar oranının yüzde 3-5 seviyelerinde olduğu ve nüfuzun büyük çoğunluğunun köylerde, kasabalarda yaşadığı bilinmektedir. Nüfusun %95’i için; babamız, dedelerimiz için cahil diyebilir miyiz.? Tabi ki diyemeyiz.

Kur’an’da cehalet kavramı aklı etkin kullanmamak, akletmemek, akıl düşmanlığı, akla,  bilime, gerçeğe yönelmemek;  akılcı-rasyonel, olgun, uzlaşmacı  olmayan; kaba, küstah, saldırgan davranışlar anlamında kullanılmış ve cahiller kınanmıştır. Kur’an, cahiliye dönemindeki müşriklerin akıldan, hoşgörüden uzak kaba, saba, densiz, kibir yüklü tutum ve davranışlarını cehalet olarak nitelemiştir. ( Enam-35 A’raf-199 Hud-46 Furkan-63 Feth-26 Zümer-64 Ahkaf-23)

Cahiller: Kur’an mesajından, İslam anlayışından uzak; akla, bilgiye, ilme, fıtrata uyan- yönelen değil, hevâ ve heveslerine, rivayetlere, zanna, sanıya, kuruntulara uyanlar,  geçmişe saplanıp kalan taklitçi, tembel mürteciler olarak tanıtılmıştır. (Enam-148 Yunus-35, 36 Necm-27, 28)

Kur’an kendisinden önceki dönemi cahiliye dönemi olarak tanımlar. Cahiliye dönemi karanlık, azgınlık, adaletsizlik, karmaşa, yozlaşma, bozulma dönemidir. İslam bizleri karanlıklardan aydınlığa çıkarmıştır. (Felak suresi)  
Cehaletin panzehiri bilgidir. Cehaletten, karanlıktan kurtulmanın yolu: Kur’an’a ve Kur’an’ın işaret ettiği akla, bilgiye,  bilime, gerçeğe yönelmek; zandan, sanıdan, kulaktan dolma sözlerden uzak durmaktır.
Sahip olunan iyi, güzel değerler; vatan, millet sevgisi, ulus bilinci, bağımsızlık aşkı, ahlaki ve manevi yapı toplumları ayakta tutar. Cehalet yoksulluğu, yoksulluk manevi ve ahlaksal bozulmayı doğurur. Manevi değerleri yıpranmış, ahlaki çöküntüye maruz kalmış toplumlarda adalet duygusu, vatan sevgisi, ulus bilinci kalmaz. Yolsuzluk, hırsızlık, adaletsizlik, ahlaksızlık yaygınlaşır, sıradanlaşır. Bu hale gelen toplumlar kısa sürede tarih sahnesinden silinirler, yok olup giderler.  
Milletler parasızlıktan değil, ahlaksızlıktan çöker” (Cicero)
                                                                                   
Büyük beyinler fikirleri, orta beyinler olayları, küçük beyinler ise insanları konuşur..
Çevremizdeki insanları dikkatle gözlemlediğimizde; akletmeye, düşünceye, bilgiye önem vermeyen,
Kur’an tabiriyle cahil insanlar; zanna, sanıya uyan, tembel, taklitçi, duygusal, anlık tepkiler veren, agresif, bencil insanlardır. Kolay kandırılırlar, yönlendirilirler. Yüzeysel, sığ kapasiteleri-cehaletleri ortaya çıkacak korkusuyla akıl, bilgi, mantık temelli tartışmalara girmek istemezler, eleştiriye kapalıdırlar. Karşı fikirlere temelsiz tepkiler gösterirler.  Kısa vadeli küçük çıkarları, uzun vadeli büyük çıkarlara tercih ederler. Sohbet konuları çevresindeki  insanları çekiştirmekle sınırlıdır. Dedikodu, gıybet yapalar. Televizyon kanallarında  insana hiçbir faydası olmayan izdivaç, televole gibi magazin programlarını seyrederler. Toplumsal, sosyal, kültürel sorunlar bu kişilerin ilgi alanlarına girmez.

Cehaletin sebebi devletin eğitim politikalarıdır. Dini siyasete alet eden siyasal İslamcıların en çok sevdiği ve inançlarını kolayca sömürdükleri sürü pisikolojisine en yatkın olan akletmeyen, sorgulamayan; çömlek çamuru gibi kolayca şekil verilebilen cahil ve yoksul insanlardır. Cahil toplum kolay kandırılır, güce boyun eğer, kolay yönetilir. Dinci siyasetçilerin sadaka verir gibi kömür, bakliyat dağıtmalarına sevinirler ama neden sadakaya muhtaç hale geldiklerini veya getirildiklerini düşünmezler. Siyasetçinin görevinin sadaka dağıtmak değil; sosyal devlet ilkesi gereği insanları meslek sahibi yapmak, iş ve aş imkanı sağlamak olduğunu akledemezler.
Sadaka misali aldıkları yardımların kesilebileceği endişesiyle başka partilerin iktidara gelmesini istemezler, seçimlerde devamlı siyasal İslamcı partileri desteklerler. Böylece yoksulluk kurumlaşır, babadan oğula geçer hale gelir. Cehalet ve yoksulluk ortadan kalkarsa siyasal İslamcılar varlıklarını sürdüremezler. Onun için niteliksiz, kalabalık, cahil toplum isterler. Ailelerin en az üç, dört çocuk sahibi olmalarını isterler. Doğum kontrolü ve nüfus planlamalarına karşı çıkarlar.. 
Cehalet ve yoksulluğun yaygınlaştığı toplumlarda manevi, ahlaki yozlaşma yaygınlaşır. sahip olunan değerlerin çürümesi toplumun çöküşünü hızlandırır.
“Eyleme geçmiş cehaletten daha korkunç bir şey yoktur.” (Goethe)

İslam’ın oluşturmak istediği çağdaş, medeni topluma engel olan tek şey cehalettir.
Cehaletle İslam bir arada olmaz. Müslüman; akletmeli, çalışmalı, üretmeli ve paylaşmalıdır.

“Küçük beyinler insanları konuşur” demiştik.  Bir de toplum olarak genel anlamda; sosyal medyada, basın-yayın organlarında, akademisyenler, siyasetçiler arasında genellikle insanların konuşulduğunu; olayların, fikirlerin ihmal edildiğini düşünelim. İşte bu durumda cehalet topluma hakim olmuş demektir...

Aklı, düşünceyi, bilgiyi biraz daha önemseyen kişiler; eğitime önem verirler, çalışır, kazanırlar, popüler kültürle  ilgilidirler,  Günlük gelişen olaylarla ilgilenirler, düşüncelerini beyan ederler, yorumlarda bulunurlar.  Kültürel, sosyal ihtiyaçlar duyarlar. Eğlenmeyi, seyehat etmeyi severler.

Kur’an’da bildirildiği gibi aklını işleten, bilgi, ilim sahibi olan ayni zamanda maneviyatı Kur’an nuruyla aydınlanmış kişiler ise, evrensel çağdaş maruf değerler üreterek yaşadığı topluma olumlu katkılar da bulunmak isterler. Fikir üretirler, bakış açıları vizyonları geniştir. Toplumda yaşanan gelişmeleri tahlil ederek olayları daha güzele, doğruya yönlendirmeye çalışırlar. Toplumsal, sosyal sorumluluk anlayışları üst seviyededir. Çevresini bilinçlendirmeye, bilgilendirmeye, aydınlatmaya çalışırlar...
“Tüm insanlar doğaları gereği bilmeyi (bilgi sahibi olmayı) arzular.”  (Aristoteles)

Kur’an’ın hedefi: Boş, gereksiz işlerle, sözlerle zaman harcamayan; ilk yaratılışta bilincine yüklenen varlıkların bilgisini, özelliklerini (Bakara-31) kendisine bahşedilen algılama, anlama, yorumlama, kavrama, düşünme yetisiyle araştıran, geliştiren, bilgi üreten,  ilim sahibi olan, çalışan, üreten,  insanlara faydalı olan, iyi güzel düşünüp, hayra barışa dönük, iyi güzel işler yapan insandır; medeniyetler kuran insandır. Bu hedefin önündeki engeller: Cehalet ve tembelliktir..
                                                                                   
.......... Bizim kuşak için en kutsal insan özelliği ‘namus’ kavramı idi. Bu sözcük de Arapça kökenlidir. İslam’da ‘Namus’u Ekber’ Cebrail’dir. Çünkü Allah’ın sözünü peygambere iletir. Bu olgudan şu düşünce silsilesi çıkar: Kur’an ne kadar doğruysa Cebrail o kadar doğrudur. Cebrail ne kadar doğruysa peygamber o kadar doğrudur. Doğru inanılması gerekli olandır. Namus doğruluk demektir. Temiz adam, lekeli olmayan adam, sözüne güvenilir adamdır. Toplumun bir doğruluk daha doğrusu bir eğrilik sorunu var. Eğriyi doğru sanana da ( namuslu olmayanı namuslu sanana da) cahil diyoruz. Onların ağırlıklı oluşturduğu toplum cehalet toplumudur.....”   (Doğan Kuban – Cumhuriyet Bilim Teknoloji Dergisi Sayı:1443 S: 5)

 Medeniyetlerin temeli ilimdir. Ulaşabildikleri uç noktaları ise sanattır. Bilimde, sanatta ulaşılan seviye toplumların gelişmişlik seviyesini belirler. Sanatçı toplumun aynasıdır.
 Kötü bir insandan iyi bir sanatçı veya bilim adamı olmaz. Sanat eserlerinde dışa yansıyan aslında sanatçının karakteridir. Sanatçılar akıllı, zeki, yetenekli, üretken ve çağdaş olurlar. Toplumun sahip olduğu yüksek değerler bilim ve sanatla kendini dışa vurur. Bilim adamları ve sanatçılar toplumun birikimini yansıtırlar, medeniyetlerin mimarlarıdırlar.. Sanat ve bilim ancak özgür toplumlarda oluşur ve gelişir.  Medeniyetler ancak çalışarak, evrensel değerler, fikirler üreterek kurulur. Dışarıdan “Modernlik” veya teknoloji ithal edilerek medeniyet kurulmaz. Sadece taklitçi, hazırcı toplum olunur..

Bilim ve  sanat bir kuşun iki kanadı gibidir. Bu iki kanadı kullanabilen toplumlar uçup özgürleşir.
Uçamayanlar tavuk olurlar.
‘Tavuk Toplum’  önüne atılan bir avuç yemi gagalarken arkadan yumurtalarının çalındığının farkında bile olmaz..” (Darwin)

Saygılarımla.
VEDAT AKBAŞAK

kuranpenceresinden@hotmail.com

SADECE İSLAM DİNDİR..

  Su insanlar için en önemli nimetlerden biridir; elbette temiz, doğal olan su. Suyu içeriz, yemek çorba yaparız, temizlik işlerimizde vs....