“Cehaletin egemen olduğu toplumlarda, toplum
mekanizmasının orasında burasında aksaklıklar baş gösterir ve sonunda tüm bu aksaklıklar biraraya
gelerek toplumu birdenbire çökertir. Dışarıdan bakan bu çöküşün aniden ortaya çıkan sebeplerle olduğunu
sanacaktır. Halbuki cehalet uzun zamandan beri toplumu içinden kemirerek dayandığı payandaları yok
etmektedir. Bu süreç kritik bir noktaya ulaşınca toplum küt diye çöker...” Doğan Kuban
Tahta kurusu ahşap yapılar için nasıl bir tehlike ise, cehalet de toplumsal yapı için öyle tehlikedir.
Peki, cehalet nasıl egemen
olur ve toplum için tehlikeli hale gelir?
Bilime, çağdaşlığa
sırtınızı dönerseniz, özgürlükleri yok ederseniz, bütün liseleri imam ve hatip
yetiştiren okullara dönüştürürseniz, devlet kadrolarına hak edeni, liyakat
sahibi olanı değil; eş dost akrabayı ve
partinize, ideolojinize yakın olanları atarsanız, üniversitelerin özerk
niteliklerini yok ederseniz, yargıyı kendinize bağımlı ve taraflı hale
getirerek adalet duygusunu çökertirseniz, basın- yayın kuruluşlarını sindirip,
tahakkümünüz altına alırsanız, parayı
bütün değerlerin üzerine çıkartırsanız, toplumda ahlaki yozlaşmayı arttırırsanız
ve çalışmayı, emeği, bilgiyi, kültürü değer olmaktan çıkartırsanız, duyarsız-tepkisiz, güce boyun eğen, biat eden insanlar üretirsiniz.
Böylece cehalet egemen olur
ve toplum küt diye çöker.
Hz.
Süleyman’ın ihtişamlı saltanatının çöküşünün de benzer şekilde olduğunu Kur’an’dan
öğreniyoruz. (Sebe-14)
İlgili
surede Hz. Süleyman’ın asası ile sembolize edilen, toplumu ayakta tutan temel değerler,
“kurtçuklar” tarafından içten içe
kemirilip, çürütülüyorsa ve toplumun aydınları çözüm üretemiyorlarsa halk kötü
gidişi sadece seyrediyorsa o toplumun çöküşü yakın demektir.
“.......... onun ölümünü,
asasını (dayandığı temel değerlerini) yiyen ağaç kurdundan başka onlara
gösteren olmadı. Böylece o yere yıkılınca, anlaşıldı......” (Sebe-14)
Allah bizleri cahil, zararlı mahlukatlardan, “kurtçuklar” dan
korusun.
Saygılarımla.
VEDAT AKBAŞAK
kuranpenceresinden@hotmail.com