10 Nisan 2015 Cuma

DİN ve DİN KÜLTÜRÜ

Kültür, toplum bilimiyle ilgili sosyolojik bir kavramdır. Medeniyetin-uygarlığın temelidir..
Sahip olunan karakteristik özellikler, değerler insanların kişilik yapılarını oluşturur.
Toplumların sahip oldukları karakteristik faktörler; kültürel, sosyal, iktisadi, siyasi özellikler, değerler  o toplumun  kişilik yapısını oluşturur..  Kültür, statik-durağan değil, çağın gereklerine uyum sağlayan dinamik karakterli bir kavramdır. Öz korunarak çağdaş değişimlere açık olunmalıdır.
Kültür : Toplumların kişilik yapılarıdır. Medeniyetlerin kurucu unsurudur.

“Kültür dediğimiz zaman bir insan cemiyetinin devlet hayatında, fikri hayatında, sosyal hayatında, iktisat hayatında yapabilecekleri şeylerin tamamını kast ediyoruz ki, medeniyette bundan başka bir şey değildir...” (Mustafa Kemal Atatürk)

Tarihsel süreç içinde beşer marifetiyle oluşan, toplumun ürettiği ve nesilden nesile aktarılarak oluşan  birikimlere, niteliklere, değerlere kültür adı verilir. Kültür supjektiftir. Toplumların kültürel değerleri birbirinden farklıdır. Kültür yaşanan zaman, mekan ve coğrafi şartlardan etkilenir.
Her toplumun, milletin kendine özgü edebiyat kültürü, sanat kültürü, müzik kültürü, mimari kültürü, adetleri, gelenekleri, örfleri  vardır; yani  bir kültürel, sosyolojik yapısı vardır.

“Din” ve “Din kültürü” kavramlarını çok iyi anlamak ve aralarındaki farkı çok iyi bilmek gerekir.

Din, Kur’an’dır. Din adına başka ne varsa kültürdür.
Din ilahi kaynaklıdır, kültür ise beşeri kaynaklıdır. Dinin sahibi ve kaynağı ilahidir. Allah’ın Kur’an ile bildirdiği hükümler, emir ve yasaklar dinimizin  kapsamını oluşturur. Din kültürünün kaynağı, kapsamı ise, beşeridir. Din kültürü kavramı içine gelenekler, örfler, adetler; imam, şeyh, alim, müçtehid vb. beşeri kaynaklı olup din ile ilgili olan her tür düşünce, yorum, tefsir,  içtihad, uygulama ile çeşitli ilmihal, fıkıh/şeriat kuralları, kabulleri ve hadis kitapları konabilir.  Din kültürünün Kur’an ile çelişmeyen bölümünden yararlanılır, okunur, değerlendirilir. Kur’an ile çelişen; hurafe, bid’ad, bâtıl olan kısmı ise reddedilir..
Din, toplumun kültür değerlerinin bir unsuru, kültürün bir parçası değildir. Mezhep kabulleri, fıkıh kuralları beşeri kaynaklı oldukları için kültürün bir unsurudur denilebilir. "Din felsefedir" demek de yanlıştır; din felsefenin ilgi alanına giren temel konulardan biridir. 

“Gözünüzü açıp kendinize gelin! Arı-duru din yalnız ve yalnız Allah’ındır-Allah’ın tekelindedir.” (Zümer-3)
                                                                                     
Din kültürünü oluşturan beşeri kitaplara mahkum olmamak; bu kitaplarda yazılanlara körü körüne inanmamak gerekir. Bu kitaplara hakim olmak, yazılanları Kur’an onayına sunarak sorgulamak gerekir..
Asıl önemli  olan: Din kültürü kapsamında olup Kur’an’dan onay alan veya alamayan hiçbir şey din veya dinin bir unsuru olarak kabul edilemez. İlahi olan ile beşeri olan harmanlanıp, sentezlenip “din işte budur” denemez. Kur’an hükümleri ile mezhep kabulleri, tarikat kuralları yan yana getirilip, karıştırılıp “işte din-İslam budur” denemez. Kur’an ile çelişmeyen kültürel değerler, düşünce, yorum ve yazılardan sadece yararlanırız.  Din anlayışımızın bir parçası olarak kabul edemeyiz..
Dini, din olarak; kültürü, kültür olarak korumalıyız. Kültürel değerleri; çeşitli yorum, fıkıh, ilmihal, hadis kitaplarında yazılanları dinin bir parçası sayarsak bu kitapları Kur’an’a ortak koşmuş oluruz. Dinin ilahi yapısını bozmuş oluruz. Beşeri olanla ilahi olanı karıştırırsak ortaya ancak bir garabet çıkar. Mezhepler, tarikatlar işte bu tarz; ilahi olanla, beşeri olanların; din ile kültürün karıştırıldığı garabet yapılardır.
İçine beşeri unsurlar, gelenekler karıştığı için Yahudilik ve Hıristiyanlık din olmaktan çıkmış kültür haline gelmiştir..  Kapsamında hiçbir beşeri  müdahale, tahrifat olmadığı ve olamayacağı için “Allah katında din, sadece İslam’dır.” (Ali İmran-19)

"Allah'ın sözlerinin diğer sözlere üstünlüğü; Allah'ın yarattıklarına karşı üstünlüğü gibidir." 
(Hadisi Şerif)

Kur’an, dindir. Geri kalan her ne varsa hepsi kültürdür. Bu ayrımı diğer dinlerde yapmak imkansızdır. Çünkü onların dini metinleri zamanında tespit edilememiş, belirlenememiştir. Dolayısıyla ilahi vasıfları yoktur. Din adamlarının-ruhbanların sözleri, görüşleri "din" kabul edilmiştir.
İslam’ın içine  beşeri unsurları, rivayetleri,  kültürleri katma gayretleri; “din, kültürün bir parçasıdır” diyenlerin asıl amacı: Yüce dinimizin ilahi  vasfını yok etmek ve İslam’ı Hıristiyanlığa benzetmektir.

Kuran’da unutulmuş bir konu yoktur ama “bilinçli suskunluklar” vardır; bunlar insanlar için özgürlük alanlarıdır ve insanların değişik şartlara adaptasyonunu sağlayan esneklik alanlarıdır.
Kuran’ın konuştuğu konular gibi hakkında konuşmadığı konulara da dikkat etmemiz gerektiğine dikkat çekmek istiyorum. Kuran’ın “bilinçli suskunluklarından” kaynaklanan özgürlük alanlarını ne yazık ki bazıları kendi görüşleriyle doldurup yok etmişlerdir.
( CANER TASLAMAN)

Allah katındaki dine, İslam’a tabi olmak isteyenler, sadece Kur’an hükümlerine tabi olurlar.
İslam’a değil de ecdadın kültürel değerlerine tabi olmak isteyenler ise, beşeri birikimler olan mezhep kabullerine, tarikat kurallarına, imamlarının sözlerine, şeyhlerinin zübürlerine  tabi olurlar.
Sadece Allah’a teslim olanlara ve sadece Kur’an’a tabi olarak O’nun hükümlerine göre amel edenlere-yaşayanlara iman sahibi mümin denir. Ecdadperestlere; beşeri birikimlere, kültürlere, mezhep imamlarına ve tarikat şeyhlerine- zübürlerine tabi olan kişilere mümin demek mümkün değildir..

Mezhepler tarih boyunca ümmet içinde fitne kaynağı olmuştur. Toplumda cepheleşmenin, bölünmenin etken unsuru olmuştur. Din anlayışında ortaya çıkan derin görüş ayrılıkları toplumda mezhep temelli kültürel, sosyal, siyasal ayrışmaya, kutuplaşmaya, cepheleşmeye neden olmuştur. İslam dini mezhepler tarafından siyasallaştırılmıştır; farklı siyasal ideolojilerle özdeşleştirilerek siyasi çıkarlara alet edilmiştir. İslam ümmeti bir ve bütün olması gerekirken, ümmetçiklere, fırkalara ayrılmış bölünmüştür. Dinimiz saltanat, iktidar, egemenlik, makam, statü kazanma aracı haline getirilmiştir. Müslümanlar daha güçlü medeniyetler kurmak için harcamaları gereken enerjilerini birbirlerine zarar vermek için harcamışlardır.  

Saygılarımla.
VEDAT AKBAŞAK




                                                                                   

SADECE İSLAM DİNDİR..

  Su insanlar için en önemli nimetlerden biridir; elbette temiz, doğal olan su. Suyu içeriz, yemek çorba yaparız, temizlik işlerimizde vs....