28 Mart 2015 Cumartesi

DEMOKRASİNİN DEĞERİNİ ANLAYAMADIK/ANLATAMADIK!

Halk arasında “kolay elde edilenin kıymeti bilinmez” diye bir söz vardır.
Birinci Dünya Savaşından sonra Avrupa’da krallıklar, monarjiler, imparatorluklar yıkılmış; siyasi, sosyal, ekonomik  buhranlar yaşanmıştır. Bir çok Avrupa ülkesinde insanlar  sorunlarına çıkış yolu ararken  faşist diktatörlerin tuzaklarına düşerek özgürlüklerini yitirmişlerdir. Bu diktatörler  bütün Avrupa’yı hatta dünyayı bir kez daha kan ve göz yaşına mahkum etmiştir. İkinci Dünya savaşında milyonlarca insan ölmüştür.
Adolf Hitler Almanya’da 12 yıl, Benito Mussolini  İtalya’da 23 yıl, Franko 1938 yılından 1975 yılına kadar 37 yıl İspanya’da iktidarda kalmıştır. Franko’nun döneminde İspanya’da  yaşanan iç savaşta beşyüzbini aşkın cumhuriyetçi öldürülmüştür. Portekiz’de 36 sene Salazar diktatörlüğü hüküm sürmüştür.
Rusya’da Stalin milyonlarca insanı katletmiştir. Bulgaristan’da 1934 yılında faşist yönetim iş başına gelmiştir ve nazi Almanya’sının müttefiki olarak 2. Dünya savaşına girmiştir.
 Yunanistan’da 1926 yılında General Theodoros Pangolos  diktatörlüğünü ilan etmiştir. 
1935 yılında ise Kıral 2. George tahta geçmiştir. Günümüzde bir çok Avrupa ülkesinde sembolik yetkilerle de olsa monarji artıkları krallar, kraliçeler, prensler, prensesler vardır. Japonya’da imparator vardır.

Avrupa’da insanlar demokrasi ve özgürlük için faşist diktatörlere karşı uzun yıllar mücadele vermiştir. Acılar çekilmiş, bedeller ödemiştir. Avrupa faşist diktatörlerin, iç savaşların ve ikinci dünya savaşının neden olduğu acıları yaşarken Türk halkı Atatürk’ün önderliğinde Haçlı emperyal güçlere karşı  verdiği kurtuluş mücadelesinden sonra Avrupa’da olduğu gibi onlarca yıl süren ara-kara-kanlı bir dikta dönemi yaşamadan, bedel ödemeden laik demokrasiye; Cumhuriyete kavuşmuştur. Atatürk monarşiyi yıkarak egemenliği padişahtan alıp halka vermiştir. Türk halkına özgürlük, laik demokrasi, cumhuriyet rejimi adeta altın tepside sunulmuştur. Ancak günümüzde görülen odur ki, toplumda demokrasi kültürü yeterince gelişmemiştir. Halkımızın önemli bir kısmı özgürlüğün, demokrasinin, laikliğin ne kadar büyük bir nimet olduğunun farkında değildir. Demokrasiyi, laikliği, özgürlüğü benimsemekte, içselleştirmekte güçlük çekmektedir. Demokrasi ve laiklik karşıtı dinci siyasi akımların peşinden gitmekte, onları desteklemektedir.  Atatürk mirasının karşı karşıya kaldığı tehlikenin en önemli nedeni; halkımızın bir kısmının cehaleti,  aymazlığı, bilinç ve vefa eksikliğidir..
Bir toplumda cehalet egemen olursa, o toplumun egemenliği kalıcı olmaz.
Toplum olarak aklımızı başımıza toplamazsak; bu coğrafyada bu cehaletle, bu vurdum duymazlıkla kalıcı olmamıza izin vermezler..

65 milyon insanın ölümüne yol açan İkinci Dünya Savaşı yıllarında ülke genelinde yaşanan bazı
sıkıntıları bahane ederek İsmet Paşa’ya yapılan saldırılar haksız, gayri vicdanı saldırılardır.
Ekmek karnesinden bahsediliyor. Karne ile de olsa vatandaş ekmek bulabiliyordu.
Ama savaşa giren ülkelerde insanlar karne ile de ekmek bulamıyorlardı. Sovyet vatandaşlarının savaş yıllarında açlıktan ölmemek için fare leşlerini bile yedikleri söylenmektedir...

İslam tarihi  zulüm ve sömürü ehli saltanat sahiplerine karşı; onurlu, vicdan ve ahlak sahibi bir çok değerli şahsiyetin hayatları pahasına verdikleri mücadelelerle doludur. Ehli beytin ve Hz. peygamberin torunlarının Muaviye ve Yezit’e karşı verdikleri mücadele,  İmamı Azam ebu Hanife’nin Emevi ve Abbasi sultanlarına direnişi bu karşı duruşun simgesel anıtlarıdır..
Tarih bize şunu şöylüyor: 13 asır önce ümmet bazı konularda bize göre daha duyarlı, daha bilinçliymiş.
Yaklaşık 1350 sene önce  ümmetin-halkın haksızlığa, yolsuzluğa, yalana, talana, sömürüye, adaletsizliğe, adam kayırmaya karşı Hz. Osman döneminde gösterdiği tepki, duyarlılık günümüzde Türk halkına ve tüm İslam toplumlarına örnek olmalıdır. Hz. Osman dönemi gün ve gün incelenmelidir. O dönemde ümmetin gösterdiği refleks, tepki örnek alınmalıdır.Halka baskı yapan, zulmeden, sömüren bütün diktatörlükler gerçek halk hareketleri ile yok edilmelidir..

Mussolini döneminde İtalya’da üniversite öğretim görevlilerine faşist yönetimi savunacaklarına dair yemin ettiriliyordu. Gazete editörleri bizzat Mussolini tarafından seçiliyordu. Tüm iş dünyası, şirketler, dernekler baskı altına alınıyordu.Benzer uygulamaları ne yazık ki, bizler şimdi günümüzde yaşıyoruz.
                                                                  *  * *  * *
Türk Milleti demokrasiyi, laikliği kolay elde ettiği için kıymetini bilemediği söylenebilir.
Ancak diğer taraftan halk arasında “zor elde edilen şeyler kıymetli olur”diye de bir söz vardır.
Bu vatan için, bu topraklar için , bağımsızlık için çok acılar çekilmiş, çok canlar yitirilmiştir.
Zamanın emperyal güçleri olan devletlere karşı her aileden birkaç şehit verilerek kurtuluş
mücadelesi kazanılmıştır. Dünya tarihinde emperyalizme karşı kazanılan ilk ulusal savaşın galibi olan bu millet,  Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni  kurulmuştur. Ayrıca son 30 yılda bölücü terör bu millete çok acılar yaşatmıştır, binlerce vatan evladı terör kurbanı olmuştur, bu vatan için can vermiştir.
Günümüzde, bölücü ve irticacı çevrelerin Haçlı güçlerle işbirliği yaparak Sevr’i tekrar horlatma gayretlerine; etnik bölünme, federasyon hayallerine karşı sağduyulu, vatan sever halkın gösterdiği haklı reaksiyonun arkasında yatan ana faktör; bedeller ödenerek çok zor elde edilen vatanımızın, bağımsızlığımızın türlü entrikalarla elimizden alınma endişesidir.
 Vatanıyla ayrılmaz bir bütün olan Türk Milleti zor elde ettiği vatan toprağının bölünmesine veya bu sonucu doğuracak gelişmelere bütün gücüyle karşı koyacaktır. 

"Ne yazık ki, bedel ödenmeden kazanılan: 

Bu Cumhuriyet... 
Bu demokrasi... 
Bu temel hak ve özgürlükler... 
Bir türlü feodalitenin prangalarından kurtulamamış olan din/tarım toplumu değerlerini, kendi çıkarları için istismar eden siyasal liderlerin elinde oyuncak olmuş... 
Cumhuriyeti, Demokrasiyi, Hukuk Devletini, temel hak ve özgürlükleri kullanarak iktidara gelen dinbaz ve çıkarcı politikacılar, Cumhuriyet’in, Demokrasinin ve Hukuk Devletinin kurumlarını, temel hak ve özgürlükleri, kendi iktidarları uğruna sınırlamaya ve kısıtlamaya kalkışmışlardır!"
(Emre Kongar-04.11.2016 - Cumhuriyet)

Saygılarımla
VEDAT AKBAŞAK



                                                                                  

Hiç yorum yok:

SADECE İSLAM DİNDİR..

  Su insanlar için en önemli nimetlerden biridir; elbette temiz, doğal olan su. Suyu içeriz, yemek çorba yaparız, temizlik işlerimizde vs....