12 Mart 2015 Perşembe

Herşey "OKU" makla başlar.

“İkra bismi Rabbike” – “Oku-çağır-davet et Rabbinin adıyla”  (Alak-1)

“OKU” Kur’an’ın ilk ayeti, Allah’ın bildirdiği ilk emir ve ilk ibadettir.
Ancak ne yazık ki, okumak en çok ihmal ettiğimiz ibadettir..

Ülkemizde Cumhuriyetin  ilk yıllarında okur yazar oranının yüzde 3-5 civarında olduğu tahmin edilmektedir. Diğer İslam ülkelerinde de o yıllarda durum çok farklı değildir.
Daha eski tarihlerde okuma yazma oranının daha da düşük olduğunu tahmin etmek güç değildir.

Müslümanların büyük çoğunluğu Kur’an vahiy edildikten yaklaşık 1400 sene sonra ancak yaşadığımız bu dönemde Allah’ın ilk emrini yerine getirme imkanına sahip olmuştur. İslam tarihinde ilk kez günümüzde bir çok İslam ülkesinde okur yazar oranı yüzde yüzlere yakın seviyelere çıkmıştır ve Kur’an bütün Müslüman milletlerin dillerine çevrilmiştir. Dinini doğru, eksiksiz öğrenmek isteyen Müslümanların önünde artık hiçbir engel kalmamıştır. İsteyen herkes kimseye muhtaç olmadan Kur’an’ı okuyarak İslam’ı öğrenebilir.

Kur’an, çok okunan kitap demektir. Kur’an sadece kelime anlamı olarak değil, pratikte de çok, daima okunan kitap olmalıdır.. Günümüzde Müslüman nüfusun acaba yüzde kaçı bir kez olsun Kur’an’ı Kerim’i okumuştur.?  Yüzde yirmisi mi? Ellisi mi.? Gönül ister ki yüzde yüzü olsun ve ahiret günü Hz. Peygamberimizin aşağıdaki ayette bildirilen şikayetine muhatap olmayalım.

Resul de şöyle der: “Ey Rabbim, benim toplumum bu Kur’an’ı umursamadı, terk edilmiş-işlevi kalmamış-dışlanmış halde tuttular..” (Furkan-30)
                                                                                  * * * * *
“Rabbinden sana vahyedilene uy..” (Ahzap-2)  “Rabbinizden size indirilene uyun..” 
(A’raf-3)

İslam: Allah’a teslim olmak demektir. Bir çok ayette Allah’a itaat etmemiz (Maide-92 Tegabun-12)
ve indirilene-Kur’an’a uymamız, (Enam-106) O’nun hükümlerine göre yaşamamız, amel etmemiz istenmiştir.     (Araf-3) 
Allah’a teslim olmak, itaat etmek demek; Kur’an’a uymak demektir. Allah’ın Kur’an ile bildirdiği
hükümlere, emir ve yasaklara uygun yaşamak demektir. Öncelikle neye itaat etmemiz, uymamız gerektiğini bilmemiz, öğrenmemiz gerekir. Bunun tek yolu anlayarak, düşünerek; tedebbür ve 
tefekkür ederek Kur’an okumaktır.

Yüce Allah bizleri karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için kuluna Kur’an’ı indirmiştir. (Hadid-9)
“Oku” emri, “cehaletin karanlığını aydınlat” demektir; “bilgilen, öğren, bilgi, ilim sahibi ol” demektir.
Kur’an cehalete savaş açmış bir Kitap’tır. Yüzlerce ayetinde akla, düşünmeye, ilme atıf yapmıştır.
Bâtıl, cahiliye döneminin karanlığıdır ve yıkılmaya mahkumdur. Zira akılla, fıtratla çelişen hiçbir şey 
kalıcı olamaz. Bâtılı yıkan, yok eden “HAK” Kur’an aydınlığıdır. O aydınlığa ulaşmak ancak okumak, öğrenmek,
bilgi, ilim sahibi olmakla mümkündür..

“Hak-Gerçek geldi, bâtıl yıkılıp gitti. Bâtıl yıkılmaya zaten mahkumdu..” (İsra-81)

Kur’an her okuyuşta insana yeni bir şeyler öğretir, insanı yapılandırır.
Kur’an’ı anlamak Allah’ı anlamaktır. Farz olan, Kur’an’ı bu şekilde anlayarak, ayetler üzerinde 
düşünerek okumaktır.  Kur’an okuyan Yaratan’la iletişim halindedir. Anlamadan okumak iletişimin tabiatına aykırıdır..

“Kim Rabbinin zikrinden-Kur’an’dan yüz çevirirse Rabbi onu gittikçe yükselen bir azaba sokar.” (Cin-17)

Kur’an’ı terk edip O’nadan uzaklaşmayalım, O’nunla bağımızı koparmayalım..
İnsanları Kur’an’dan uzaklaştıranlar, vahyin mesajının öğrenilmesine, anlaşılmasına engel olanlar
şeytanın dostlarıdır. Şeytanın amacı insanları Kur’an’dan, onun ilahi mesajından uzak tutmaktır.
Kur’an’ın öğrenilmesine, anlaşılmasına engel olmaktır. (Mücadele-19  Bakara-140, 159)

İslam ümmeti asırlar boyunca Yüce Allah ile insanların arasına girmeye çalışan; dini, dünyevi menfaat
aracı yapanların, servet, saltanat peşinde koşanların ‘‘din adamı’’ ünvanlı dincilerin yanlış
yönlendirmelerine; hurafeye, bid’ada, bâtıla mahkum edilmiştir.
Atatürk’ün Muhammed Hamdi Yazır’a yazdırdığı meal sayesinde Türk milleti  yaklaşık 85 yıl önce
ilk kez anadiliyle yazılmış Kur’an mealini okuyarak İslam’ı asli ve tek kaynağından öğrenme imkanına
sahip olmuştur..
Rahman süresi 1. ve 2. ayetinde Kur’an’ın-İslam’ın Yüce Allah tarafından öğretildiği bildirilir.

“El Rahman , Allame Kur’an” – “Rahman olan Allah, Kur’an’ı öğretti..” 

Okuma yazması olan herkes, hiç kimseye muhtaç olmadan dinini ilk elden; Allah’ın kelamından, Kur’an’dan öğrenebilir. Hüküm sahibi yalnız Allah’tır. (Enam-57  Yusuf-40) Dinimizin sahibi olan Yüce Allah hükümlerini, emir ve yasaklarını bizlere Kur’an ile bildirmiştir. İslam dininin kapsam ve içeriğini Kur’an belirler. Dinimizi en doğru, eksiksiz, yanlışsız şekilde ancak günümüz konuşulan Türkçesiyle katkısız olarak yazılmış bir Kur’an meali okuyarak öğrenebiliriz. Bu şekilde yazılmış Kur’an mealini ayetlerin mesajını düşünerek, anlamaya çalışarak bir kez bile okuduğumuzda; dinimizin kapsamı, esası hakkında önemli ölçüde fikir sahibi oluruz.  “Kur’an’ın anlaşılması zordur” veya “ sadece Kur’an okuyarak dinimizi anlayamayız, öğrenemeyiz” gibi sözler kocaman bir yalandır. İslam’ın özü, esası, inanç, iman konularındaki temel hükümler muhkem; açık, anlaşılır, ayrıntılı ayetlerle bildirilmiştir.

Bize şimdiye kadar din diye öğretilen kabulleri, kuralları, imamlardan, şeyhlerden, hacı, hoca
abilerden, amcalardan duyduklarımızı; ilmihal, fıkıh vb. kitaplarda yazılanları mutlaka Kur’an
denetiminden geçirmeliyiz. Ancak bu şekilde yanlışlarımızı düzeltir, eksiklerimizi tamamlar, 
inancımızı hurafe ve bid’adlardan arındırabiliriz.

“Hiç kimse sana, Habîr olan-Her şeyi bilen Allah’ın verdiği gibi haber-bilgi veremez..” (Fatır-14)

“Asırlar boyunca nice imamlar, alimler, dervişler, ermişler şöyle söylemişler, böyle uygulamışlar,
herkes yanlış söylemiş, eksik yapmış da sen mi doğru söylüyorsun? ’’ Şeklindeki sözleri çok duyarız,
bunların hiçbir anlamı yoktur. Sayısal çoğunluk, yanlışı doğruya çevirme gücüne sahip değildir.
Doğru gücünü bizzat kendisinden alır. İslam’ın doğrusu; Yüce Allah’ın Hz. Muhammed ile tebliğ ettiği
Kur’an hükümleridir.
                                                                                   
Yüce Allah taklitçiliği değil, akılcılığı emreder. Yüzyıllar boyunca bize din diye söylenenleri, öğretilenleri
Kur’an denetiminden geçirdiğimiz zaman sadece yanlışları, eksiklleri görmekle kalmayıp; nasıl bilinçl olarak yanıltıldığımızı, dinimizin ve inançlarımızın nasıl istismar edildiğini, bize öğretilen bildiğimiz yaşadığımız din ile Allah’ın dini, Kur’an’daki İslam arasında bir çok farklar, eksikler,  ilaveler olduğunu, dinimizin nasıl yozlaştırıldığını üzülerek anlayacağız, göreceğiz.

İslam tarihi boyunca okuma yazma oranı ilk kez yüzde yüze yakın seviyeye ulaşan bizim neslimizin sorumluluğu çok büyüktür. Beşeri unsurların din, inanç anlayışımızı deforme etmelerine, bizi yanıltmalarına daha fazla müsaade etmemeliyiz. Kur’an’ı okuyarak, düşünerek, anlayarak din, inanç anlayışımızı Kur’an’a göre oluşturmalıyız.

Allah’ın ilk emri ‘‘OKU’’ nun bir anlamı da çağrı, davettir. Bizler Kur’an’ı okur, İslam’ı en doğru şekilde öğrenir, anlar ve anlatırsak inanıyorum ki, İslam hızla sevilecek ve yayılacaktır.
Yüce Allah hem dinin sahibidir, hem de varoluşun sahibidir. Dinimizi doğru anlar ve anlatırsak; Yaratan’ın dinini yaratılanların benimsememesi, inanmaması söz konusu olamaz.

“Şüpheniz olmasın ki bu Kur’an en doğru-dosdoğru yola kılavuzlar ve iyi işler yapan müminler için büyük bir mükâfat olduğunu müjdeler; ahirete inanmayanlar için ise, elem dolu bir azap hazırladığımızı bildirir.” (İsra-9)

Yüce Allah cümlemizi hoşnut olduğu,  şefaat ettiği kullardan eylesin.

Saygılarımla.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

SADECE İSLAM DİNDİR..

  Su insanlar için en önemli nimetlerden biridir; elbette temiz, doğal olan su. Suyu içeriz, yemek çorba yaparız, temizlik işlerimizde vs....