“İkra bismi Rabbike” – “Oku-çağır-davet
et Rabbinin adıyla” (Alak-1)
“OKU”
Kur’an’ın ilk ayeti, Allah’ın bildirdiği ilk emir ve ilk ibadettir.
Ancak ne yazık
ki, okumak en çok ihmal ettiğimiz ibadettir..
Ülkemizde Cumhuriyetin
ilk yıllarında okur yazar oranının yüzde
3-5 civarında olduğu tahmin edilmektedir. Diğer İslam ülkelerinde de o yıllarda
durum çok farklı değildir.
Daha eski
tarihlerde okuma yazma oranının daha da düşük olduğunu tahmin etmek güç
değildir.
Müslümanların büyük çoğunluğu Kur’an vahiy edildikten yaklaşık
1400 sene sonra ancak yaşadığımız bu dönemde Allah’ın ilk emrini yerine getirme
imkanına sahip olmuştur. İslam tarihinde ilk kez günümüzde bir çok İslam ülkesinde okur yazar oranı yüzde yüzlere yakın
seviyelere çıkmıştır ve Kur’an bütün Müslüman milletlerin dillerine
çevrilmiştir. Dinini doğru, eksiksiz öğrenmek isteyen Müslümanların önünde
artık hiçbir engel kalmamıştır. İsteyen herkes kimseye muhtaç olmadan Kur’an’ı
okuyarak İslam’ı öğrenebilir.
Kur’an, çok
okunan kitap demektir. Kur’an sadece kelime anlamı olarak değil, pratikte de
çok, daima okunan kitap olmalıdır.. Günümüzde Müslüman nüfusun acaba yüzde kaçı
bir kez olsun Kur’an’ı Kerim’i okumuştur.?
Yüzde yirmisi mi? Ellisi mi.? Gönül ister ki yüzde yüzü olsun ve ahiret
günü Hz.
Peygamberimizin aşağıdaki ayette bildirilen şikayetine muhatap olmayalım.
Resul de şöyle der: “Ey Rabbim, benim
toplumum bu Kur’an’ı umursamadı, terk edilmiş-işlevi kalmamış-dışlanmış halde
tuttular..” (Furkan-30)
* * * * *
“Rabbinden sana
vahyedilene uy..” (Ahzap-2) “Rabbinizden
size indirilene uyun..”
(A’raf-3)
(A’raf-3)
İslam: Allah’a teslim olmak demektir. Bir çok ayette
Allah’a itaat etmemiz (Maide-92 Tegabun-12)
ve
indirilene-Kur’an’a uymamız, (Enam-106) O’nun hükümlerine göre yaşamamız, amel
etmemiz istenmiştir. (Araf-3)
Allah’a teslim olmak, itaat etmek demek; Kur’an’a uymak demektir. Allah’ın Kur’an ile bildirdiği
Allah’a teslim olmak, itaat etmek demek; Kur’an’a uymak demektir. Allah’ın Kur’an ile bildirdiği
hükümlere,
emir ve yasaklara uygun yaşamak demektir. Öncelikle neye itaat etmemiz, uymamız
gerektiğini bilmemiz, öğrenmemiz gerekir. Bunun tek yolu anlayarak, düşünerek;
tedebbür ve
tefekkür ederek Kur’an okumaktır.
tefekkür ederek Kur’an okumaktır.
Yüce
Allah bizleri karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için kuluna Kur’an’ı
indirmiştir. (Hadid-9)
“Oku”
emri, “cehaletin karanlığını aydınlat” demektir; “bilgilen, öğren, bilgi, ilim
sahibi ol” demektir.
Kur’an
cehalete savaş açmış bir Kitap’tır. Yüzlerce ayetinde akla, düşünmeye, ilme
atıf yapmıştır.
Bâtıl,
cahiliye döneminin karanlığıdır ve yıkılmaya mahkumdur. Zira akılla, fıtratla
çelişen hiçbir şey
kalıcı olamaz. Bâtılı yıkan, yok eden “HAK” Kur’an aydınlığıdır. O aydınlığa ulaşmak ancak okumak, öğrenmek,
kalıcı olamaz. Bâtılı yıkan, yok eden “HAK” Kur’an aydınlığıdır. O aydınlığa ulaşmak ancak okumak, öğrenmek,
bilgi,
ilim sahibi olmakla mümkündür..
“Hak-Gerçek geldi, bâtıl
yıkılıp gitti. Bâtıl yıkılmaya zaten mahkumdu..” (İsra-81)
Kur’an
her okuyuşta insana yeni bir şeyler öğretir, insanı yapılandırır.
Kur’an’ı
anlamak Allah’ı anlamaktır. Farz olan, Kur’an’ı bu şekilde anlayarak, ayetler
üzerinde
düşünerek okumaktır. Kur’an okuyan Yaratan’la iletişim halindedir. Anlamadan okumak iletişimin tabiatına aykırıdır..
düşünerek okumaktır. Kur’an okuyan Yaratan’la iletişim halindedir. Anlamadan okumak iletişimin tabiatına aykırıdır..
“Kim Rabbinin zikrinden-Kur’an’dan yüz çevirirse Rabbi onu gittikçe
yükselen bir azaba sokar.” (Cin-17)
Kur’an’ı
terk edip O’nadan uzaklaşmayalım, O’nunla bağımızı koparmayalım..
İnsanları Kur’an’dan uzaklaştıranlar, vahyin
mesajının öğrenilmesine, anlaşılmasına engel olanlar
şeytanın
dostlarıdır. Şeytanın amacı insanları Kur’an’dan, onun ilahi mesajından uzak
tutmaktır.
Kur’an’ın
öğrenilmesine, anlaşılmasına engel olmaktır. (Mücadele-19 Bakara-140, 159)
İslam ümmeti asırlar boyunca Yüce Allah ile insanların arasına
girmeye çalışan; dini, dünyevi menfaat
aracı yapanların, servet, saltanat peşinde koşanların ‘‘din
adamı’’ ünvanlı dincilerin yanlış
yönlendirmelerine; hurafeye, bid’ada, bâtıla mahkum edilmiştir.
Atatürk’ün Muhammed Hamdi Yazır’a yazdırdığı
meal sayesinde Türk milleti yaklaşık 85
yıl önce
ilk kez anadiliyle yazılmış Kur’an mealini okuyarak İslam’ı asli
ve tek kaynağından öğrenme imkanına
sahip olmuştur..
Rahman süresi 1. ve 2. ayetinde Kur’an’ın-İslam’ın Yüce Allah
tarafından öğretildiği bildirilir.
“El Rahman , Allame
Kur’an” – “Rahman olan Allah, Kur’an’ı öğretti..”
Okuma yazması olan herkes, hiç kimseye
muhtaç olmadan dinini ilk elden; Allah’ın kelamından, Kur’an’dan öğrenebilir. Hüküm sahibi yalnız Allah’tır. (Enam-57 Yusuf-40) Dinimizin sahibi olan Yüce Allah hükümlerini,
emir ve yasaklarını bizlere Kur’an ile bildirmiştir. İslam dininin kapsam ve
içeriğini Kur’an belirler. Dinimizi en doğru, eksiksiz, yanlışsız şekilde ancak
günümüz konuşulan Türkçesiyle katkısız olarak yazılmış bir Kur’an meali
okuyarak öğrenebiliriz. Bu şekilde yazılmış Kur’an mealini ayetlerin mesajını
düşünerek, anlamaya çalışarak bir kez bile okuduğumuzda; dinimizin kapsamı,
esası hakkında önemli ölçüde fikir sahibi oluruz. “Kur’an’ın anlaşılması zordur” veya “ sadece
Kur’an okuyarak dinimizi anlayamayız, öğrenemeyiz” gibi sözler kocaman bir
yalandır. İslam’ın özü, esası, inanç, iman konularındaki temel hükümler muhkem;
açık, anlaşılır, ayrıntılı ayetlerle bildirilmiştir.
Bize şimdiye kadar din diye öğretilen
kabulleri, kuralları, imamlardan, şeyhlerden, hacı, hoca
abilerden, amcalardan duyduklarımızı; ilmihal, fıkıh vb.
kitaplarda yazılanları mutlaka Kur’an
denetiminden geçirmeliyiz. Ancak bu şekilde yanlışlarımızı
düzeltir, eksiklerimizi tamamlar,
inancımızı hurafe ve bid’adlardan arındırabiliriz.
inancımızı hurafe ve bid’adlardan arındırabiliriz.
“Hiç kimse sana, Habîr olan-Her şeyi bilen Allah’ın verdiği gibi
haber-bilgi veremez..” (Fatır-14)
“Asırlar boyunca nice imamlar, alimler, dervişler, ermişler şöyle
söylemişler, böyle uygulamışlar,
herkes yanlış söylemiş, eksik yapmış da sen mi doğru söylüyorsun?
’’ Şeklindeki sözleri çok duyarız,
bunların hiçbir anlamı yoktur. Sayısal çoğunluk, yanlışı doğruya
çevirme gücüne sahip değildir.
Doğru gücünü bizzat kendisinden alır.
İslam’ın doğrusu; Yüce Allah’ın Hz. Muhammed ile tebliğ ettiği
Kur’an hükümleridir.
Yüce Allah taklitçiliği değil,
akılcılığı emreder. Yüzyıllar boyunca bize din diye söylenenleri, öğretilenleri
Kur’an denetiminden geçirdiğimiz zaman
sadece yanlışları, eksiklleri görmekle kalmayıp; nasıl bilinçl olarak yanıltıldığımızı, dinimizin ve inançlarımızın nasıl
istismar edildiğini, bize öğretilen bildiğimiz yaşadığımız din ile Allah’ın dini, Kur’an’daki İslam arasında bir
çok farklar, eksikler, ilaveler olduğunu, dinimizin nasıl yozlaştırıldığını üzülerek anlayacağız, göreceğiz.
İslam tarihi boyunca okuma yazma oranı ilk kez yüzde yüze yakın
seviyeye ulaşan bizim neslimizin sorumluluğu çok büyüktür. Beşeri unsurların
din, inanç anlayışımızı deforme etmelerine, bizi yanıltmalarına daha fazla
müsaade etmemeliyiz. Kur’an’ı okuyarak, düşünerek, anlayarak din, inanç
anlayışımızı Kur’an’a göre oluşturmalıyız.
Allah’ın ilk emri ‘‘OKU’’ nun bir anlamı da çağrı, davettir.
Bizler Kur’an’ı okur, İslam’ı en doğru şekilde öğrenir, anlar ve anlatırsak
inanıyorum ki, İslam hızla sevilecek ve yayılacaktır.
Yüce Allah hem
dinin sahibidir, hem de varoluşun sahibidir. Dinimizi doğru anlar ve
anlatırsak; Yaratan’ın dinini yaratılanların benimsememesi, inanmaması söz
konusu olamaz.
“Şüpheniz olmasın ki bu Kur’an en
doğru-dosdoğru yola kılavuzlar ve iyi işler
yapan müminler için büyük bir mükâfat olduğunu müjdeler; ahirete inanmayanlar
için ise, elem dolu bir azap hazırladığımızı bildirir.” (İsra-9)
Yüce Allah cümlemizi hoşnut olduğu, şefaat ettiği kullardan eylesin.
Saygılarımla.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.