30 Mart 2015 Pazartesi

FARZ Nedir.? SÜNNET Nedir.?

Farz
Yapılması, uyulması Kur’an’da kesin ve açık olarak muhkem ayetlerle (Ali İmran-7) bildirilen hükümlerdir;  emirlerdir, yasaklardır. Bunlara İslam’ın nass’ları da denir. Bunların ihmal edilmesi, yapılmaması günahtır. İnkar edilmesi ise, dini inkar etmektir, dinden çıkmaktır.
Dinin esaslarını oluşturan inanç, iman, ibadet konuları ile haramları bildirin hükümler ve iyi, erdemli, ahlaklı, adil insanlardan oluşan barış, esenlik içinde özgürce yaşayan bir toplum oluşturma amacına matuf hükümler, ayetler İslam’ın farzlarıdır. Farz hükümler beşeri katkıya, yoruma ihtiyaç duyulmadan anlaşılan,  açık net ifadelerle ve tek seçenek olarak  bildirilen hükümlerdir.
Örneğin; Allah’a, peygamberler, meleklere, Kitap’lara ve ahirete iman etmek ile namaz kılmak, zekat vermek ve diğer ibadetler;  adil olmak, ölçüde-tartıda hile yapmamak, yalancı şahitlik yapmamak, müşriklerle evlenmemek gibi Ahlaki yapılanmayla ilgili konularda  Kur’an kişiye yorum-tercih imkanı vermez, hiçbir esneklik göstermez. “Şöyle olursa ahirete iman etmeye bilirsiniz” veya “Böyle olursa ticarette hile, yolsuzluk yapabilirsiniz” şeklinde bir çelişkiye düşmez.
Farz hükümler değişik surelerde bir çok kez tekrar edilirler ve bu hükümlere uymamanın yaptırımı ile uyulması halinde mukâfatı Kur’an’da bildirilir.
İslam’ın farzları insan aklıyla ve fıtratla uyumludur. Kur’an akılla çelişen veya insanın zararına olan hiçbir hüküm bildirmez. 
Kur’an, 55-60 kadar konuda emirler ve yine 55-60 kadar konuda yasaklar bildirmiştir. Bunlar İslam’ın farz hükümleridir. Bu hükümlerin hepsi insanın mutluluğu, esenliği içindir; barış ve güven içinde özgürce yaşaması içindir.

İslam ümmetinin İslam’ı anlama, uygulama konusunda bir çok yanlışları, eksikleri vardır.  İnancına bir çok bid’adlar, hurafeler karıştırmıştır. Ama, Allah’a şükür aklı başında hiç bir Müslüman ahireti inkar etmez veya alış verişte hile yapmayı mubah görmez. Yani İslam’ın farz hükümleriyle ilgili İslam ümmetinin genelinde bir faklılaşma veya yanlış yorumlar, uygulamalar yoktur. Hangi ekolün mensubu olursa olsun, hangi İslam ülkesinin vatandaşı olursa olsun hiçbir Müslüman ahireti inkar etmez. “Namaz Allah’ın emri değildir” demez. “Domuz eti yemek, alkollü içki içmek helaldir” demez. Gıybet etmeyi, zinayı, mal biriktirmeyi, yetim hakkı yemeyi savunmaz. Kibirli, riyakar olmaz.
İslam’ın temel esaslarının,  farz hükümlerinin neler olduğunu anlamak için ümmetin genelini  gözlemlemek yeterlidir. Fanatik, radikal küçük çaplı hizip guruplar haricinde İslam ümmetinin genelinde benimsenen, uygulanan hususlar İslam’ın farz hükümleridir.

Kur’an bazı konularda insan iradesine seçenek sunmak için esnek hükümler bildirmiştir. Bunlara “Kısas” ve “El kesme” cezalarını örnek verebiliriz. Cana kıymaya karşılık kısas hükmü uygulanabileceği gibi, suçlunun af edilmesine de imkan sağlanmıştır. Dolayısıyla, kısas tek seçenek olarak bildirilmediği için islam’ın farz hükmü değildir. Ayni uygulama el kesme cezası için de söz konusudur. Hırsızın eli kesilebileceği gibi, affedilmesi de mümkündür. Kur’an’da el kesme cezasının alternatifi de bildirildiği için “el kesmek” İslam’ın farzı değildir. 

Beşeri katkıya, yoruma ihtiyaç duyulan , İslam tarihi boyunca farklı toplumlarda farklı  şekillerde yorumlanmış ve farklı uygulamaları olan konular dinin farzı değildir.
Bunlar daha çok muamelat alanıyla, pratik yaşamla ilgili; zaman, zemin koşullarına, ihtiyaçlara, imkanlara bağlı olarak farklı algılanmış hususlardır. Örneğin: Namaz kılmak farzdır, ancak  namazın rekat sayıları Kur’an’da bildirilmemiştir. Bu durum farklı uygulamalara yol açmıştır. 
Bu konularda hiç kimse kendi uygulamasını dinin farzı olarak sunmamalıdır. 
Baş örtme konusu İslam ülkeleri arasında farklı uygulamaları olan bir başka konudur. 
Bu konuda hiç kimse kendi tercihini veya bağlısı olduğu mezhebin görüşünü dinin farzı-vecibesi olduğunu iddia edemez.


S Ü N N E T
Davranış, tarz, tavır, yöntem, uygulama biçimi demektir. İslam dünyasında Hz.peygamber’in
Kur’an’da yer alan hükümleri, emirleri, farzları yaşama uygulama tarzına, yöntemine sünnet denir.
Kur’an hükümlerine uygun yaşam tarzı ve örnek ahlakı Hz. peygamberimizin sünnetidir.
Dinin ve sünnetin tek kaynağı Kur’an’ı Kerimdir.
Sünnetten söz etmek için öncelikle Kur’an’da onun dayandığı bir hükmün olması gerekir. 
 Yüce Allah hükümlerini, emir ve yasaklarını, uyarı ve öğütleriniKur’an ile bizlere bildirmiştir.
Hz. Muhammed Kur’an’ın hükümlerini bizlere tebliğ ederek resullük görevini yerine getirmiştir.

Bu hükümleri yaşantısına uygulama şekliyle-sünnetiyle; ibadetleri uygulama şekli, adil yönetimi, güçlükler karşısında sabırlı ve gayretli olması; dürüst ve güvenilir, merhametli ve  şefkatli olması; abartı ve israftan uzak yaşaması; yardımlaşmaya, dayanışmaya, paylaşmaya önem vermesi; yalandan, riyadan, zandan, iftiradan, dedikodudan, gıybetten uzak durması ve üstün ahlakıyla ümmetine örnek ve önder olarak nebilik görevini yerine getirmiştir.
Hz. peygamber hiç şüphesiz Kur’an’a uymuştur; Kur’an hükümlerine uygun bir yaşam sürmüştür. 
Ümmetini de Kur’an’la uyarmış ve onlara Kur’an’la öğüt vermiştir; ümmetine de Kur’an’a uygun yaşamalarını öğütlemiştir. (Enam-50  Kaf-45  Enbiya-45)
Kur’an’a uyan; Kur’an’a uygun yaşayan kişi ayni zamanda sünnete de uymuş olur..

Hz. peygamberimizin resullük göreviyle ilgisi olmayan; Kur’an hükümleri kapsamında olmayan ve bir beşer olması dolayısıyla içinde yaşadığı toplumun örfüne, adetine; coğrafi koşullara veya kendi beğenilerine, tercihine bağlı olan davranışları sünnet değildir. Hz.peygamberimizin cübbe giymesi, sarık takması,  balı çok sevmesi-yemesi, yemek yerken çatal, kaşık kullanmaması, sandelet giymesi, deveye binmesi Kur’an kapsamında olmayan konular olduğu için sünnet değildir.          

Dinde hüküm koyma yetkisi yalnız Allah'a aittir. İslam'ın kapsamını, içeriğini Kur'an oluşturur. Sünnet veya hadis adı altında çeşitli mezheplerin kendi görüşlerini destekleyen, çıkarlara uygun oluşturulan beşeri temelli külliyat kapsamında bulunan kabulleri, kuralları din hükmü saymak veya bunları Kur'an'ı tamamlayan, açıklayan kaynaklar  olarak kabul etmek şirk yoluna girmektir.
Kur'an'ın eksiği-fazlası yoktur; beşeri katkıya ihtiyacı ve izni yoktur. (En am-38)

“Hüküm yalnız ve yalnız Allah’ındır..” (Enam-57  Kasas-70, 88  Yusuf-40, 67)
“Gözünüzü açın hüküm yalnız O’nundur..”  (Enam-62)
“O, hükmüne hiç kimseyi ortak etmez..” (Kehf-26)
De ki: “Yalnız bana vahiy edilene - Kur’an’a uyarım ben..” (Enam-50  Ahfaf-9)
De ki: “Ben sadece Rabbimden bana vahiy olunana uyuyuyorum..” (Araf-203 Yunus-15)
De ki: “Ben sizi ancak vahiyle uyarıyorum..” (Enbiya-45)
“Rabbinden sana vahiy edilene uy..” (Enam-106)

Saygılarımla.
VEDAT AKBAŞAK

kuranpenceresinden@hotmail.com

                                                               

Hiç yorum yok:

SADECE İSLAM DİNDİR..

  Su insanlar için en önemli nimetlerden biridir; elbette temiz, doğal olan su. Suyu içeriz, yemek çorba yaparız, temizlik işlerimizde vs....