“Yazıklar olsun size ve Allah’ın
berisinden taptıklarınıza! Siz hala aklınızı kullanmayacak
mısınız?” (Enbiya-67)
“Allah dışında yakardıklarınız sizin
gibi kullardır..” (Araf-194)
“ O’nun dışında nelere-kimlere kulluk ediyorsunuz.? Sadece
bir takım isimlere ki, adlarını siz ve
atalarınız
koymuştur..” (Yusuf-40)
Rabıta: İrtibat
sağlayan, aracı yapılan demektir. Müridin mürşidini kendisi ile Allah arasına
aracı-vasıta olarak koymasıdır.
Tasavvufçulara
göre ‘‘kutup’’ en büyük velidir. Bütün‘‘erenlerin’’ başıdır. (!)
Allah’ın
şefaati, yardımı, lütfu kutuplar ve diğer mürşitler aracılığı ile ihtiyaç
sahiplerine ulaşır. (!)
Nakşibendi
tarikatinde ve Süleymancılar arasında yaygın olarak uygulanan rabıta şöyle yapılır:
Mürit
abdestli olarak, kıbleye dönerek yere oturur. Şeyhinin iki kaşının ortasını
hayalinde canlandırarak Allah’ı zikreder, yardım diler. Şeyh’e himmet edilir; aracı,
erdirici ‘‘ara kablo’’ fonksiyonu
yüklenir.
Bu şekilde
şeyhin aracılığı ile duaların kabul olacağına, Allah’ın rızasının
kazanılacağına inanılır.
Fotoğrafın
icadından sonra rabıtayı fotoğrafa bakıp yapan modern (!) Nakşibendiler de
olmuştur.
Rabıta
uygulaması dört başı mamur apaçık bir şirktir.
100
küçük 10 büyük taş yardımıyla okunan dua ve zikirlerin sayıları ayarlanarak
yapılan zikir merasiminden sonra tarikat büyüklerinin isimleri okunarak
onlardan feyz ve yardım almaya çalışmak da şirktir. Yardım sadece ve aracısız
olarak Allah’tan istenir..
Abdulkadir Geylani, tasavvufçular ve tarikatçiler
tarafından ilahlaştırılıp ‘‘gavs’’ ilan edilen
“evliya”ların en ünlülerindendir. İnsanların ve cinlerin rehberi
olarak kabul edilir. Yaklaşık sekiz
asır
önce ölmüş olmasına rağmen, Allah ile kullar arasında halen aracılık yaptığına
ve ihtiyaç
sahiplerine
Allah’ın yardımını ulaştırdığına inanılır. Bağdat’taki türbesi tapınak haline
getirilmiştir.
Tevhid
inancında, beşerlere insan üstü ilahi özellikler vermek, birilerini Allah’ın
sıfat isimleriyle
anmak tam
bir sapmadır. Bunun Mekke’li müşriklerin putlarını Allah’a ortak, aracı,
şefaatçi koşmasından hiç bir farkı yoktur.
Mekkeli müşriklerin Allah ile aralarına şefaatçi, aracı olarak koydukları büyük putlarının isimleri:
Lat, Menat,
Uzza, Vuud, Suva, Yuuk ve Hubal’dır. Günümüz eş koşucu müşriklerinin aracı ve
şefaatçi kıldıkları putlarının isimleri, ünvanları ise: Abdulkadir Geylani, Gazali,
mehdi, mezhep imamları, 12 imam, şeyhler,
dervişler, ermişler, pirler, evliyalar, sufiler, gavslar, kutuplar, üçler,
yediler, kırklar, hocaefendiler, muhteremlerdir.
Nakşilere göre, özellikle Halidiyye
koluna göre, rabıtasız Allah’a ulaşmak, fena fillah/Allah’ta yok olma hali
mümkün değildir. Bu yüzden buna İslam’ın
en birinci şartı emriymiş gibi önem verirler. Şeyhe intisap etmeyen zaten
şeytanı rehber edinmiş olur. Yani şeytan onun şeyhidir.(!)
Rabıta Hindistan kökenlidir. Rabıtayı
Hindistan’dan getirip Ortadoğu’da bunu yapan Halid-i Bağdadi’dir.
(1778-1826) Rabıta İslam alemine bundan
180-200 sene önce sokulmuş bir bidattır.
Rabıta; Hind Budistlerinden alınan yogo
ve meditasyonun İslami renklere boyanıp Müslümanlara yutturulmasından
ibarettir. Zaten Halid-i Bağdadi’nin hocası Hindistanlı, Abdullah Dehlevi’dir.
(Saadettin
Merdin – İslamın Pavlusları – S:73)
Ankebut suresi 41. ayetinde,
Allah’ın berisinden veliler edinenlerin, aracılar, erdiriciler arayanların,
şirke sapanların durumu dişi
ankebut örümceğinin ağına düşmüş erkek örümceğe benzetilir.
Dişi örümcek erkek örümcekten
faydalandıktan sonra onu zehirleyerek öldürür sonra da yer.
Allah’la kullar arasına giren
şirk unsurlar da tıpkı dişi ankebut örümceği gibi insanların zaaflarından
yararlanarak onları maddi, manevi sömürdükten sonra işleri bitince insanların
inançlarını, maneviyatlarını zehirler, onları
şirk günahına mahkum ederler.
Saygılarımla.
VEDAT AKBAŞAK
kuranpenceresinden@hotmail.com