LAİKLİK: Din ile devlet işlerinin ayrılması demek
değildir; dincilerle, sözde dini kurumlarla siyasetin, devlet işlerinin ayrılması demektir.
Laiklik: Teokratik
yönetime, dinci faşizme karşı olan anlayışın adıdır. Laikliğin zıttı teokrasidir.
Tarih boyunca dine karşı olanlara değil, dinci egemenliğine/teokratik yönetimlere karşı olanlara laik denilmiştir.
Teokratik eğilimlerin olduğu yerde laik anlayış mutlak ihtiyaçtır. Laik anlayışın hakim olmadığı ülkelerde teokratik diktanın hakimiyeti vardır. Dünya tarihinde bunun istisnası yoktur.
Teokratik eğilimlerin olduğu yerde laik anlayış mutlak ihtiyaçtır. Laik anlayışın hakim olmadığı ülkelerde teokratik diktanın hakimiyeti vardır. Dünya tarihinde bunun istisnası yoktur.
Müslüman ülkelerde ise, devlet
kurumlarının dini kurumlar üzerindeki etkinliği daha fazladır.
Kilise kıralları bile
atayarak devlet kurumları üzerinde etkinlik kurarken; padişahlar halifeleri,
şeyhülislamları atayarak dini kurumlar üzerinde etkin olmuşlardır. Müslüman ülkelerde
dini kurumlar saltanatın ancak yandaşı, destekçisi olabilmişlerdir. Halifelik:
Allah’ın dinini devlet dinine dönüştüren, İslam’ı saltanat imtiyazı haline getiren
kurumdur.
Günümüzde DİB. bu anlayışın devamı olarak muktedirin emrinde yandaşlık görevini ifa etmektedir. İktidara verdiği desteğin karşılığını devasa bütçesiyle ve lüks makam otolarıyla almaktadır..
Günümüzde DİB. bu anlayışın devamı olarak muktedirin emrinde yandaşlık görevini ifa etmektedir. İktidara verdiği desteğin karşılığını devasa bütçesiyle ve lüks makam otolarıyla almaktadır..
Şii mezhebinde durum biraz
daha farklıdır. İmamet kurumunun sistem içindeki etkinliği daha fazladır. Ancak
ortaklar arasındaki güç dengesinin, yetkilerin, yol ve yöntemlerin farklı
olması önemli değildir. Toplum açısından önemli olan böyle bir ortaklığın
varlığıdır. İktidar ile dini kurumların ortaklığının amacı her yerde, her zaman
teokrasidir, sömürü ve zulümdür. Laik anlayış işte bu şer ittifakını engellemek
ve butlan-geçersiz kılmak için vardır.
Fransız tibi, Amerikan
tipi, İngiliz tipi olarak adlandırılan laik anlayışların detayda, yöntemlerde
farklılıkları olsa da ortak noktaları teokratik yönetime, kilise-kral
ittifakına karşı olmalarıdır...
Ruhbaniyet/teokrasi Katolik
inancının özüdür. Buna rağmen Katolikler bile; ruhbanları,sözde din
adamlarını, dini kurumları dünya ve
devlet işlerinden dışlamış iken; ruhbaniyet anlayışını tamamen reddeden İslam’ın
mensubu olan Müslümanların din dışı, dinci zümrenin; mezhep,
tarikat, cemaat mensuplarının siyasette bu kadar etkin olmalarına ve
bunların idaresi altında yaşamaya razı olmalarını anlamak mümkün değildir.
Nüfusun yarıdan çoğunun Katolik Hıristiyan olduğu Avrupa’da laik anlayış
tamamen yerleşmiş iken, bir Müslümanın laiklik karşıtı olmasını anlamak
mümkün değildir...
LAİK ANLAYIŞA KARŞI
ÇIKANLAR:
*Demokrasi, özgürlük ve
insan hakları karşıtıdır.
*Dini istismar etmek,
inançları sömürmek isteyenlerdir.
*Egemenlik hakkını
Ortaçağda olduğu gibi dinci zümreye vermek isteyen teokrasi yanlılarıdır.
*Ruhbaniyet anlayışını
etkin kılmak, hilafeti geri getirmek isteyenlerdir.
*Devlet yönetiminin dincilerin,
din dışı dini kurumların egemenliğine girmesini isteyenlerdir.
* Dini de siyaseti de
yozlaştıranlardır.
* Akla, bilime, özgür düşünceye
karşı olan; taklitçi, tutucu, bağnaz, yobazlardır.
* Allah’ın iradesi yerine
kendi iradelerini hakim kılarak halkın üzerinde otorite kurmak
isteyen
dikta heveslileridir.
“Kur’an, sekülarite anlamında laikliği istediği gibi, laisite anlamında laikliği de istemektedir. Laisite anlamında laiklik, toplumun Allah’a vekâleten yönetilmesine izin verilmemesini ifade eder. Toplumu yönetenler Allah’ın değil, onlara oy verenlerin vekili olacaklardır. Onlara vekâlet verenler, onları görevden uzaklaştırmak istediklerinde vekâleti geri alabileceklerdir. Oysaki Allah’a vekâleten yönetenlerin görevlerine son verilemez. Siyaset ve saltanat dincileri bunu bildikleri için, yöntemin ‘Allah’a vekâleten’ olmamasını esas alan laikliği bir numaralı düşman ilan etmekteler.
Buradan bakıldığında görülecek olan şudur: Krallık ve sultanlık sistemleri birer zulüm sistemidir. Bu sistemlerin ‘Allah ile aldatma’ ile desteklenmiş şekli olan hilafet sistemi de bir zulüm sistemidir ki,Hz. Peygamber’den otuz yıl sonra ümmete musallat olmuş ve Cumhuriyet’i kuran Müdafaai Hukuk devriminin işe el koyduğu güne kadar şirk ve zulmünü sürdürmüştür.... (Yaşar Nuri Öztürk – Yurt Gazetesi – 21.04.2013)
Laikliğin karşıtı teokrasi. Demokrasinin karşıtı diktatörlüktür.
Laik demokrasinin karşıtı, teokratik
diktatörlüktür.
Her laik rejim demokratik değildir, ama her
demokratik rejim laiktir.
Laik olmayan rejim demokratik olamaz. Laik olmayan
kişi demokrat olamaz.
“Ben laik değilim ama demokratım” diyen kişi
riyakardır, yalancıdır.
Saygılarımla.
VEDAT AKBAŞAK
kuranpenceresinden@hotmail.com