27 Mayıs 2015 Çarşamba

TEOKRASİ ve LAİKLİK

LAİKLİK: Din ile devlet işlerinin ayrılması demek değildir; dincilerle, sözde dini kurumlarla siyasetin, devlet işlerinin ayrılması demektir.
Laiklik: Teokratik yönetime, dinci faşizme karşı olan anlayışın adıdır. Laikliğin zıttı teokrasidir.
Tarih boyunca dine karşı olanlara değil, dinci egemenliğine/teokratik yönetimlere karşı olanlara laik denilmiştir. 
Teokratik eğilimlerin olduğu yerde laik anlayış mutlak ihtiyaçtır. Laik anlayışın hakim olmadığı ülkelerde teokratik diktanın hakimiyeti vardır. Dünya tarihinde bunun istisnası yoktur.

Teokrasilerde devlet kurumları ile sözde dini kurumların; iktidar gücü ile din gücünün işbirliği, ortaklığı söz konudur. Ortaklığın işleyişinde Hıristiyanlıkta dini kurumların gücü, etkinliği daha fazla olmuştur.
Müslüman ülkelerde ise, devlet kurumlarının dini kurumlar üzerindeki etkinliği daha fazladır.
Kilise kıralları bile atayarak devlet kurumları üzerinde etkinlik kurarken; padişahlar halifeleri, şeyhülislamları atayarak dini kurumlar üzerinde etkin olmuşlardır. Müslüman ülkelerde dini kurumlar saltanatın ancak yandaşı, destekçisi olabilmişlerdir. Halifelik: Allah’ın dinini devlet dinine dönüştüren,  İslam’ı saltanat imtiyazı haline getiren kurumdur.  
Günümüzde DİB.  bu anlayışın devamı olarak  muktedirin emrinde yandaşlık görevini  ifa etmektedir. İktidara verdiği desteğin karşılığını devasa bütçesiyle ve lüks makam otolarıyla almaktadır.. 
Şii mezhebinde durum biraz daha farklıdır. İmamet kurumunun sistem içindeki etkinliği daha fazladır. Ancak ortaklar arasındaki güç dengesinin, yetkilerin, yol ve yöntemlerin farklı olması önemli değildir. Toplum açısından önemli olan böyle bir ortaklığın varlığıdır. İktidar ile dini kurumların ortaklığının amacı her yerde, her zaman teokrasidir, sömürü ve zulümdür. Laik anlayış işte bu şer ittifakını engellemek ve butlan-geçersiz kılmak için vardır.  
Fransız tibi, Amerikan tipi, İngiliz tipi olarak adlandırılan laik anlayışların detayda, yöntemlerde farklılıkları olsa da ortak noktaları teokratik yönetime, kilise-kral ittifakına karşı olmalarıdır...  

Ruhbaniyet/teokrasi Katolik inancının özüdür. Buna rağmen Katolikler bile; ruhbanları,sözde din adamlarını, dini kurumları dünya ve devlet işlerinden dışlamış iken; ruhbaniyet anlayışını tamamen reddeden İslam’ın mensubu olan Müslümanların  din dışı, dinci zümrenin; mezhep, tarikat, cemaat mensuplarının siyasette bu kadar etkin olmalarına ve bunların idaresi altında yaşamaya razı olmalarını anlamak mümkün değildir. Nüfusun yarıdan çoğunun Katolik Hıristiyan olduğu Avrupa’da laik anlayış tamamen yerleşmiş iken, bir Müslümanın laiklik karşıtı olmasını anlamak mümkün değildir... 

LAİK ANLAYIŞA KARŞI ÇIKANLAR: 
*Demokrasi, özgürlük ve insan hakları karşıtıdır.
*Dini istismar etmek, inançları sömürmek isteyenlerdir.
*Egemenlik hakkını Ortaçağda olduğu gibi dinci zümreye vermek isteyen teokrasi yanlılarıdır.
*Ruhbaniyet anlayışını etkin kılmak, hilafeti geri getirmek isteyenlerdir. 
*Devlet yönetiminin dincilerin, din dışı dini kurumların egemenliğine girmesini isteyenlerdir.
* Dini de siyaseti de yozlaştıranlardır.
* Akla, bilime, özgür düşünceye karşı olan; taklitçi, tutucu, bağnaz, yobazlardır.
* Allah’ın iradesi yerine kendi iradelerini  hakim kılarak halkın üzerinde otorite kurmak isteyen 
   dikta heveslileridir.

“Kur’an, sekülarite anlamında laikliği istediği gibi, laisite anlamında laikliği de istemektedir. Laisite anlamında laiklik, toplumun Allah’a vekâleten yönetilmesine izin verilmemesini ifade eder. Toplumu yönetenler Allah’ın değil, onlara oy verenlerin vekili olacaklardır. Onlara vekâlet verenler, onları görevden uzaklaştırmak istediklerinde vekâleti geri alabileceklerdir. Oysaki Allah’a vekâleten yönetenlerin görevlerine son verilemez. Siyaset ve saltanat dincileri bunu bildikleri için, yöntemin ‘Allah’a vekâleten’ olmamasını esas alan laikliği bir numaralı düşman ilan etmekteler.
Buradan bakıldığında görülecek olan şudur: Krallık ve sultanlık sistemleri birer zulüm sistemidir. Bu sistemlerin ‘Allah ile aldatma’ ile desteklenmiş şekli olan hilafet sistemi de bir zulüm sistemidir ki,Hz. Peygamber’den otuz yıl sonra ümmete musallat olmuş ve Cumhuriyet’i kuran Müdafaai Hukuk devriminin işe el koyduğu güne kadar şirk ve zulmünü sürdürmüştür.... (Yaşar Nuri Öztürk – Yurt Gazetesi – 21.04.2013)

Laikliğin karşıtı teokrasi. Demokrasinin karşıtı diktatörlüktür. 
Laik demokrasinin karşıtı, teokratik diktatörlüktür.
Her laik rejim demokratik değildir, ama her demokratik rejim laiktir.
Laik olmayan rejim demokratik olamaz. Laik olmayan kişi demokrat olamaz.
“Ben laik değilim ama demokratım” diyen kişi riyakardır, yalancıdır.          

Saygılarımla.
VEDAT AKBAŞAK

kuranpenceresinden@hotmail.com

                   
                                                                                   

SADECE İSLAM DİNDİR..

  Su insanlar için en önemli nimetlerden biridir; elbette temiz, doğal olan su. Suyu içeriz, yemek çorba yaparız, temizlik işlerimizde vs....