11 Eylül 2015 Cuma

Kur’an’da “bayram” diye bir kavram yoktur. Bayramlar KÜLTÜREL etkinliktir.

Çok tanrılı inanç sistemlerinde hayvanlar hatta insanlar kanlarının Tanrı’ya sunulması amacıyla kurban edilirlermiş. Bazı toplumlarda ise kurbanlık hayvanlar yakıldığında etlerinin tanrıya ulaştığına inanılırmış.

Hz. İbrahim’in oğlunu kurban etme girişimine karşılık Yüce Allah’ın ona “büyük bir kurbanlık” genel
kanaate göre büyük bir koç göndermesiyle birlikte insanların kurban edilmesi geleneği son bulmuştur.

“Onların etleri de kanları da Allah’a asla ulaşmaz; fakat sizin takvanız O’na ulaşır.” (Hac-37)  ayetiyle  hayvanların yakılarak kurban edilme geleneğinin yanlışlığı bildirilmiştir.
Bazı inanışların aksine kurbanlık hayvanların etlerinin ve kanlarının Allah’a ulaşmadığı, Allah’ın ete, kana ihtiyacı olmadığı; insanların kurbanlık hayvan keserek infak etmelerinin bu şekilde Allah’a yakınlaşma, takvaya yönelme gayretlerinin Allah katında değer göreceği  bildirilmiştir. 
Aslında bütün ibadetler araçtır amaç ise kötülüklerden uzaklaşan; takvaya yönelen, salih ameller işleyen ümmet oluşturmaktır. (Ankebut-45)
Kurban  Yüce Allah'a yakınlık amacıyla; O'nun hoşnutluğunu kazanabilmek için yapılan fedakarlıklardır. Kurbanlık hayvan kesmenin amacı infakta-paylaşımda bulunmaktır.

Kurban edilen hayvanın kanının otomobillerin plakasına veya insanların alınlarına sürülmesi  bu şekilde kazadan, beladan korunmuş olunacağı inancı İslam dışıdır, şaman kalıntısıdır.
Allah rızası dışında; imam, şeyh, şıh, yatır, türbe rızasına, aracılığına, şefaatine nail olma amacıyla
kurbanlık hayvan kesmek şirk yoluna koşarak girmek demektir. 
                                                                         * * * * *
Hac suresi 34. ayetinde Yüce Yaratan   Biz her ümmet için bir kurbanlık hayvan kesme zamanı-kurbanlık hayvan kesme yeri-kurbanlık hayvan kesme tarzı belirledik ki, kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanların üstüne Allah’ın ismini ansınlar.” Buyurmuştur.
Aslında tek başına bu ayet bile kurbanlık hayvan kesmenin farz olduğunu gösterir. 
Sadece İslam ümmeti için değil, gelmiş geçmiş her ümmet için kurbanlık hayvan kesme ibadeti
emredilmiştir. Aslında Yüce Allah sadece kurban ibadetinin değil, diğer temel ibadetlerin de – Allah’a yakınlaşma araçlarının da zamanını, yerini, şeklini bildirmiştir.
“Biz her ümmet için bir ibadet şekli-bir ibadet yeri belirledik; onlar, onu izlerler..” (Hac-67)

Bakara suresi 196. ve Hac Suresi 28, 34 ve 36. ayetlerine göre ümre ve hac ibadetlerini birlikte  yapanların ibadetleri sırasında kurbanlık hayvan kesmeleri ve bu suretle infakta bulunmaları emredilmiştir.
Bu ayetlerden kurbanlık hayvan kesme zamanının, hac zamanı olduğunu; kesme yerinin ise Mescid-i Haram olduğunu anlıyoruz...
Bakara suresi 196. ayete göre sadece ümre veya sadece hac ibadetini (ifrat haccı)yerine getirenlerin kurbanlık hayvan kesmeleri gerekmez.

Hayvanları keserken üzerlerine Allah’ın adını anmak gerekir.
“.... üzerine Allah’ın adı anılmış olanlardan yiyin...  Üzerine Allah’ın adı anılmayanlardan yemeyin..”
 (Enam- 118, 121)

Hz. peygamberimiz hac ibadetini hayatında bir kez yapmıştır. Veda haccı olarak da bilinen hac ibadetini  tamamladıktan sonra kurbanlık hayvan kesmiştir.

Ümre ve hac ibadetini birlikte yaptığı halde kurban kesecek maddi imkanı olmayanlar Mescidi Haram’da üç gün, evlerine döndükten sonra  yedi gün olmak üzere toplam 10 gün oruç tutarlar.. (Bakara-196)

Kurbanlık hayvan keserek infakta bulunmak ümre ve hac ibadetinin şartlarından-farzlarından değildir; ümre ve hac ibadetini birlikte yapanların yerine getirmesi gereken hacdan ayrı bir ibadettir.

“İnsanlar içinde haccı ilan et ki, gerek yaya olarak gerekse derin vadilerden gelerek, yorgunluktan incelmiş binitler üzerinde sana ulaşsınlar. Kendilerine ait bir takım yararlara tanık olsunlar. Kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanlar üzerinde belirli günlerde Allah’ın adını ansınlar. İşte bunlardan yiyin, sıkıntı içindeki fakiri de doyurun..” (Hac-27, 28)
                                                                                          
“Biz o büyükbaş hayvanları da sizin için Allah’ın kutsallık nişanları arasına koyduk. Sizin için onlarda hayır vardır. Onlar sıralanmış halde ayakları üzerine dururken, üzerlerine Allah’ın ismini anın. Yanları yere yaslandığı zaman da onlardan yiyin; isteyen yoksulu da istemeyen yoksulu da doyurun. Allah o hayvanları sizin hizmetinize verdi ki, şükredebilesiniz.. (Hac-36)

Hac ibadeti için Mescidi Haram’da bulunmayanların; kendi  memleketinde, evinde olanların  kurbanlık hayvan kesme yükümlülüğü yoktur.. Yükümlülük yoktur ama isteyen, istediği zaman kurbanlık hayvan keserek, etlerini ihtiyaç sahiplerine dağıtarak nafile ibadet yapabilir. İnfakın her türlüsü Allah’a yakınlaşma aracıdır; kesilen kurbanlık hayvanın etlerinin fakire, fukaraya dağıtılması da infakın-bağışlamanın-Allah yolunda harcamanın bir türüdür. Bunun yerine ihtiyaç sahiplerine para vererek veya ihtiyaçları olan mal-eşya vs. vermek suretiyle de infakta bulunmak mümkündür.
Her sene kurbanlık hayvan kesme ısrarını sürdürmenin, şehirleri, otoyol kenarlarını mezbahaneye çevirmenin gereği yoktur..

Hacı adaylarının Mescidi Haram’da kurbanlık hayvan kestikleri  tarihler İslam ülkelerinde kurban bayramı adı altında KÜLTÜREL bir olgu olarak kutlanmaktadır.
Allah "oruç tutun" der ama "bayram yapın" demez. Yine Allah "kurbanlık hayvan kesin" der ama bayram yapılmasından bahsetmez.
Kadim uygarlıklardan günümüze kadar; eski Mısır’dan,Yunan pagan inancından, Hıristiyanlığa kadar 
her dönemde, her kültürde festival, karnaval, bayram adı altında çeşitli ritüeller, etkinlikler yapılmış.
Bayramların kutlanması, insanların birbirlerini hatırlaması, dargınların barışması bu vesileyle imkan
sahiplerinin yardıma muhtaç olanlara çeşitli yardımlar yapması elbette güzel adetlerdir.
Ancak, dini bayramlar olarak bilinen; kurban ve ramazan bayramları aslında dini değil gelenektir, kültürel bayramlardır. Bir şeye “dini” diyebilmek için o şeyin ilahi kaynaklı olması yani Kur’an kapsamında olması gerekir. Kur’an’da “bayram” diye bir kavram yoktur. 

Bayram kutlamaları rivayetler dayanak yapılarak Hz. peygamberimizin uygulaması olarak kabul edilir. Ebu Davut "kurban kesme gününü bayram olarak kutlamakla emrolundum"hadisini rivayet eder. Emirolunduysa ayet olmalı ama bu konuda ayet yoktur. Kur’an kapsamında olmayan konularda Hz. peygamberimizin uygulamaları  yaşadığı toplumun adetleridir, örfüdür, kültürüdür. Sünnet olarak kabul edilemez. 
Sünnetin çerçevesini Kur’an belirler. Sünnetten söz etmek için öncelikle Kur’an’da onun dayandığı bir hükmün-farzın olması gerekir..  Ayrıca, Hz. peygamberimizin bayramları bugün kutlandığı şekilde mi kutladığı, yoksa daha mütevazi  ve sosyal barışa, sevgiye, paylaşıma, kaynaşmaya öncelik vererek mi kutladığı tarihçiler ve ilahiyatçılar tarafından araştırılmalı, incelenmelidir..  
Ramazan bayramında  üç gün, kurban bayramında dört gün tatil yapılması ve bu sürelerin 9 güne uzatılması hiç bir dini referansla açıklanamaz ancak tembellikle açıklanabilir.

Saygılarımla.
VEDAT AKBAŞAK



                                                                                 

                                                                                    


SADECE İSLAM DİNDİR..

  Su insanlar için en önemli nimetlerden biridir; elbette temiz, doğal olan su. Suyu içeriz, yemek çorba yaparız, temizlik işlerimizde vs....